Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Z Kitaplığı

  • Osmanlı’nın son dönemine dair önemli metinlerden biri olan Auguste Boppe’nin XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları kitabı öncelikle iki ressamı ve resimlerini konu ediniyor, Jean-Baptiste Van Mour ve Antoine de Favray. Kitabın odaklandığı XVIII. yüzyılın başka bir özelliği de var elbette: Boğaziçi’ni görmemiş, Doğu’ya hiç gelmemiş Parrocel, Latour, Cochin, Lancret ve Van Loo gibi ressamların resimlerinde sultanların ve sarıklı fig

    ürlerin yaygınlaşması. Boppe, XVIII. yüzyılın Boğaziçi ressamlarının adları unutulmasın diye çaba sarfederken bu “Türk ressamları” rüzgârını da detaylarıyla izah ediyor. Oryantalistler için uzun yıllar kaynak eser görevi üstlenen bu değerli kitap, bugün de önemli bir belge olmayı sürdürüyor. XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları, Auguste Boppe, çev. Nevin Yücel-Celbiş, Pera Turizm ve Ticaret A.Ş., 200 s., 1998. XVIII. Yüzyıl Bo

    ğaziçi Ressamları, Auguste Boppe, çev. Nevin Yücel-Celbiş, Pera Turizm ve Ticaret A.Ş., 200 s., 1998.

    Auguste Boppe Auguste Boppe XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları

  • İstanbul’a yolculuk, kuşkusuz en hoş gezilerden biridir. Bu yolculukta, doğanın gözler önüne serdiği en nefis yerler ve zamanın bize mirası, Doğu imparatorluklarının görkeminin en güzel kalıntıları hayranlıkla seyredilebilir.” Bu satırlarla açılan İstanbul Seyahatnamesi, Türkiye ve İran’da altı yıl kalan Fransız seyyah Josephus Grelot’un İstanbul’u karış karış gezerek tuttuğu notlardan oluşuyor, asıl öneminiyse içerisinde yer

    alan çizim/gravürlerden alıyor. Marmara Denizi’nin geniş bir tasvirini, Topkapı Sarayı’nın girişini, Ayasofya’nın hem dışarıdan hem de içeriden detaylı çizim ve planları ile Sultanahmed, Süleymaniye ve Yeni Camii’nin detaylı çizim ve planlarını resmeden Grelot, özellikle Ayasofya tasvirlerini majestelerinin ilgisine ilk sunan kişi olmakla gurur duyarken, XVII. yüzyıl İstanbul’una dair paha biçilmez bir kaynağı miras bırakmış o

    luyordu. Pera Turizm ve Ticaret A.Ş.’nin “Alâattin Eser Kitaplığı” dizisinde yayımladığı bu Türkçe edisyona, Grelot’un kaleminden çıkmış iki adet boğaz çizimi de ayrı basım olarak eşlik ediyor. İstanbul Seyahatnamesi, Josephus Grelot, çev. Maide Selen, Pera Turizm ve Ticaret A.Ş., 260 s., 1998.

    Josephus Grelot İstanbul Seyahatnamesi

  • İlk hâli 1995 yılında oluşmuş önemli bir kitapla karşı karşıyayız. Semavi Eyice, Bizans döneminde İstanbul’u ziyaret etmiş seyyahlara ve seyahatnamelerine dair notlarını bir araya getirerek altmış bir metnin değerlendirmesinden oluşan bir Bizans kitabı oluşturmuş. Willibaldus’tan Mesudî’ye, adı bilinmeyen bir Çinli seyyahtan Tursun Bey’e, hacılara, tüccarlara, krallara kadar dönemin tüm halklarından ve dinlerinden isimlerin yo

    rumuyla bir Konstantinopolis tasviri çizilmiş oluyor. Semavi Eyice, kitabın ilk hâlinde bu seyyahların metninde zikredilen eserlerle günümüz İstanbul’undaki hâlleri arasındaki bağların da izahını yaptığını, bu kısmın oldukça hacimli olacağı göz önünde bulundurularak bu girişimden vazgeçtiğini belirtiyor. Kitap bu hâliyle Bizans İstanbul’unu gören veya sadece anlatan seyyahların metinlerinin toplandığı ve yorumlandığı bir antol

    oji olarak yayımlandı. Yabancıların Gözüyle Bizans İstanbul’u’nun sonunda yer alan Semavi Eyice’nin değerlendirmeleri, gezginleri, müslüman yazarları ve Haçlı seferi ile gelenleri ayrı ayrı yorumlayarak Konstantinopolis’in dışarıdan görünüşüne dair literatüre temel bir kaynak eklemiş oldu. hacimli olacağı göz önünde bulundurularak bu girişimden vazgeçtiğini belirtiyor. Kitap bu hâliyle Bizans İstanbul’unu gören veya sadece anlatan seyyahların metinlerinin

    toplandığı ve yorumlandığı bir antoloji olarak yayımlandı. Yabancıların Gözüyle Bizans İstanbul’u’nun sonunda yer alan Semavi Eyice’nin değerlendirmeleri, gezginleri, müslüman yazarları ve Haçlı seferi ile gelenleri ayrı ayrı yorumlayarak Konstantinopolis’in dışarıdan görünüşüne dair literatüre temel bir kaynak eklemiş oldu. Yabancıların Gözüyle Bizans İstanbul’u, Semavi Eyice, Yeditepe Yayınları, 296 s., 2017.

    Semavi Eyice Yabancıların Gözüyle Bizans İstanbul’u

  • Anadolu hisarı ve Rumeli hisarının oldukça detaylı bir izahını içeren Hisarlar ve Mahalleleri, birçok kaynakta değinilip geçilen bu iki önemli yapıya dikkat kesilerek, Osmanlı İstanbul’unun şehirleşme tarihine de bir nirengi noktası oluşturmuş oluyor. Zengin bir arşive dayandığı hemen fark edilen eserde, boğazın en dar yerinin iki yakasına yerleştirilmiş hisarlar ve çevrelerine serpilen mahalleler nezdinde bir İstanbul tarihi

    ve sosyal yaşamı tarifi yapılıyor. İki hisarı merkez alarak şekillenen bu mahallelerdeki mescitlere, camilere, mekteplere, tekkelere, çeşmelere dair detaylar ve bugünkü hâllerine bağlanan izahları Hisarlar ve Mahalleleri kitabını, günümüz İstanbul’unu konuşurken de atıfta bulunulması elzem bir kaynak eser hüviyetine büründürüyor. Osmanlı İstanbul’unun İlk Yapıları: Hisarlar ve Mahalleleri, Süleyman Faruk Göncüoğlu, Türkiye Tu

    ring ve Otomobil Kurumu Yayınları, 344 s., 2016.

    Süleyman Faruk Göncüoğlu Osmanlı İstanbul’unun İlk Yapıları: Hisarlar ve Mahalleleri

  • Şehre dair dikkatin ve düşünmenin sonucunda ortaya çıkan bir kitap şaşırtıcı oldu: Sadullah Yıldız, ısrar ve inadının da elvermesiyle İstanbul’daki çeşmeleri aradı, buldu, tarihlerinin izlerini sürdü ve İki Gözüm İki Çeşme kitabını yayımladı. Bu tarihî çeşmelerin birçoğunun harap hâlde olduğu bilgisini de dikkate aldığımızda bu emeğin kıymeti bir kat daha artıyor. İstanbul’un çeşmelerini bir bir ziyaret ederek, onların hikâyel

    erini kaleme alan ve güncel hâllerini fotoğraflayan Yıldız birkaç işi birlikte kotarmış oldu: Hem şehrin detaylarına karşı sorumsuzluğumuzu ve sorumluluğumuzu ifşa etti hem de çeşmeler konusunda tarifi mümkün olmayan önemde bir arşiv oluşturdu. Çeşmeler için ısrarla vurguladığı noktalar, şehrin her köşesine dair genişletilebilir: “Tarihî çeşmelerin birer vakıf oldukları ve onlara sırt dönmenin bizim için büyük bir vebal olduğu

    gündeme getirilebilirse bizlere emanet tarihî eserlerle münasebetimizin yalnızca bir nostaljiyi kaybetmek basitliğinde olmadığı da anlaşılabilir. Çeşmelerin işlevlerinin iade edilip arızalarının giderilmesi, ardından tutucu ve palyatif olmayan yöntemlerle korunması gerekiyor. Şu an uygulanan bazı ‘koruma’ yolları dahi çeşmelere zarar veriyor.” Şehre ve bütün detaylarına vebal kıstasıyla baktığımızda yükümüzün biraz daha ağırlaştığını hissedeceğiz. İki G

    özüm İki Çeşme –İstanbul’un Tarihî Çeşmelerine Dair Yazılar–, Sadullah Yıldız, Büyüyenay Yayınları, 304 s., 2017.

    Sadullah Yıldız İki Gözüm İki Çeşme: İstanbul’un Tarihî Çeşmelerine Dair Yazılar

  • Bugün de devam eden İstanbul’u “çağdaşlaştırma” hamlelerini, Osmanlı’nın son yıllarındaki kökenlerini anlatarak izah eden çok önemli ve öncü bir çalışma Değişen İstanbul. Zeynep Çelik’in doktora tezi olarak hazırladığı ve belli bir dikkatten geçirdikten sonra kitaplaştırdığı çalışması, 330 yılında Doğu Roma İmparatorluğu olarak inşa edilen ve XIX. yüzyıla gelene kadar neredeyse aynı sınırlar içinde İstanbul’un, bu sınırlardan

    taşmasının artçı emarelerini işliyor. Kitapta İstanbul mahallelerinin ibadethaneler merkezli bir şehir olmaktan çıkışına ve insanların şehir algısıyla fıkıh arasındaki bağa yapılan vurgular, kitabı şehircilik ve mimarlık alanlarında bir dönem okuması olmaktan öteye taşıyor. Kitabın giriş kısmında yer alan bu cümle, son iki yüzyıldaki çağdaşlaşma hamleleri kapsamındaki birçok meselenin izahı olarak okunabilir: “XIX. yüzyıldak

    i çağdaşlaşma çabaları ile İslâm hukukuna dayalı geleneksel kent politikaları yeni kalıplara döküldü.” 19. Yüzyılda Osmanlı Başkenti: Değişen İstanbul, Zeynep Çelik, çev. Selim Deringil, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 252 s., 2015.

    Zeynep Çelik XIX. Yüzyılda Osmanlı Başkenti: Değişen İstanbul

  • Turgut Cansever’in Mahalli İdareler Okulu’ndaki seminerlerinden oluşan Bir Şehir Kurmak, Cumhuriyet dönemindeki ev tipine ve şehir biçimlenmesine dair Cansever’in yorumlarını içeriyor. “Şehir Yönetim Düşüncesi” başlığıyla yapılan seminerler, bugün hâlâ yabancısı olduğumuz ve uzağında kalmak için ısrar ettiğimiz şehircilik düşünceler çevresinde şekilleniyor. Turgut Cansever’e göre şehirleşme meselesinin temelini oluşturan insan

    ve zihniyet üzerine temellendirilen seminerler, ev ve mahallenin kurulmasına, şehir ve bölge planlamalarına, imar uygulamaları ve sorunlarına dair rehber olacak bir kitabın oluşmasına öncülük etmiş görünüyor. Cansever’in ısrarla vurguladığı, şehir ve insan ile güzellik sevgisi ve estetiğin birbirine değdiği yerlerde hâlâ yaşanabilir mekânlar bulmak mümkünken, artık istisna hâlini almış bu mekânların dışında Sadettin Ökten’in

    Cansever’den aktardığı tarifle, “konut ve ev sorunu vahşi ve sınırsız arzuların hâkim olduğu bir savaş alanına” dönüşmüş hâlde önümüzde duruyor. Bir Şehir Kurmak: Turgut Cansever’le Konuşmalar, haz. Aynur Can – Mahmut Doğan, Klasik Yayınları, 166 s., 2015.

    Mahmut Doğan Bir Şehir Kurmak: Turgut Cansever’le Konuşmalar

  • Hüsrev Hatemi’nin gözünden şehre bakınca görülenler öncelikle binalar, yollar, direkler, ışıklar olmuyor. İlk göze takılanlar kuşlar. Önce İstanbul’un kuşlarını, sonra İstanbul’un kırlarını, en son İstanbul’un nefes almakta zorlanışını anlatıyor Hatemi. Kısa ve bir çırpıda ortaya çıktığı izlenimini veren bu yazılarda, İstanbul’un 1950’li yılların başından beri Hatemi’nin hatıralarında ve hayatının detaylarında yer alan izleri

    görülüyor. İster insanın tabiatla ilişkisinin estetiği üzerinden, isterse şehrin insana neler söyleyebileceği üzerinden okunsun, Kuşlar ve Zaman, Hüsrev Hatemi’den yaşadığı zamana dair bir müjde ve bir ağıt. Kuşlar ve Zaman, Hüsrev Hatemi, Dergâh Yayınları, 212 s., 2017.

    Hüsrev Hatemi Kuşlar ve Zaman

  • İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı Kütüphanesi’nden gelen kitap ve belgelerin oluşturduğu Türkiye’nin en kıymetli kütüphanelerinden biri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin buradan alarak, II. Abdülhamid devrine dair yıllardır yaptığı yayınlar ise arşiv kaynaklarının okurla buluşması noktasında önemli bir yayıncılık hamlesi. Bu yayınlardan biri olan Sultan II. Abdülhamid Devri Hari

    ta ve Planlarında İstanbul kitabı, Osmanlı son dönem şehir planlamaları ve şehrin yönetimi konularında arşivlerin harita kısmının gün yüzüne çıkmasını sağlıyor. II. Abdülhamid Devri Harita ve Planlarında İstanbul, haz. A. Y. Koçak – A. Ademoğlu – A. Beşli – Z. Eraslan – N. Y. Akçay, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, 328 s., 2013.

    Hüsrev Hatemi Hüsrev Hatemi II. Abdülhamid Devri Harita ve Planlarında İstanbul

  • İstanbul’un ismi yıllar içinde efsane hâline gelmiş sokakları, caddeleri, mahalleleri var ve bu mekânların isimleri şehrin kimliğinde baş köşeyi tutuyor. “İstanbul’un günlük yaşayışında 1927 senesinde yok olup giden sokak, mahalle isimlerinin bazıları hâlâ halk arasında söylenir de neresidir, nereleri kapsar diye hiç düşünülmez: Şişli’de Tatavla, Ayasofya’da Firuzağa, Samatya’da Sulu Manastır, Galata’da Kalafat Yeri ve Fermene

    ciler, Bab-ı Ali’de Nallı Mescit, Cağaloğlu’nda Acı Musluk gibi.” İkâmet ettiğimiz evlerin, namaz kıldığımız camilerin, su içtiğimiz çeşmelerin sokaklarının isimlerinin geldiği yeri merak ettiğimiz anda, karşımıza çıkacak ilk portre Osman Nuri Ergin olur. Ergin’in elinden çıkma Yeni-Eski ve Eski-Yeni sokak ismi listelerine ulaşan Erol Ölçer, bu listeleri merkeze alarak Şehir Sokak Hafıza kitabının inşâsına başlamış oluyor. Dah

    a sonra Ölçer, 1927 Nüfus Tahriri, nümerotaj çalışmaları, sokak isimleri, bina numaraları, levhalar, İstanbul Şehri Rehberi, mahalle nahiye ve şube taksimatı konularını etraflıca ele alarak sokak isimleri hakkında detaylarla örülen bir kaynak oluşturuyor. Kitabın son bölümlerinde ise bizzat Osman Nuri Ergin’in Yeni-Eski ve Eski-Yeni sokak ismi listelerine yer veriyor ve Zeytinburnu ilçesindeki sokak isimlerine dair ayrı bir bölüm açıyor. Erol Ölçer’in Osma

    n Nuri Ergin’in sokak ismi listelerinden yola çıkarak hazırladığı Şehir Sokak Hafıza, kültürel mirasın korunması alanında örnek ve mümtaz bir çalışma olarak önümüzde duruyor. Belge, alet ve eşyalarla görünür hâle geliyor. Şehir Sokak Hafıza: Kuyulu’dan Biçki Yurdu’na Osman Nuri Ergin İle İstanbul Sokak Adları, Erol Ölçer, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları, 743 s., 2014.

    Erol Ölçer Şehir Sokak Hafıza: Kuyulu’dan Biçki Yurdu’na Osman Nuri Ergin ile İstanbul Sokak Adları

  • Osmanlı’da başlayarak Cumhuriyet devrinde devam eden modernleşme ve çağdaşlaştırma hamleleri, kendini şehrin kalbinde göstermeye başladığında beri somut bir şey olduğu fark edildi. Cumhuriyet devrinde Ankara’nın başkent olmasıyla birlikte iktidarın önünde geri plana itilmesi gereken bir “obje” olarak kalan İstanbul’a karşı takınılan bu ideolojik tavrı irdeleyerek çalışmasına giriş yapan Murat Gül, çok partili dönemle birlikte

    artan çağdaşlaşma tasarruflarının şehirde bıraktığı izleri takip ediyor. İstanbul üzerindeki imar politikalarının siyaset cephesindeki yansımalarını da tezine dahil eden Gül’ün Modern İstanbul’un Doğuşu kitabı, İstanbul’un bugün bize kalan hâline nasıl geldiğini detaylarıyla izah eden bir şehircilik kitabı. Modern İstanbul’un Doğuşu: Bir Şehrin Dönüşümü ve Modernizasyonu, Murat Gül, çev. Büşra Helvacıoğlu, Sel Yayıncılık, 288

    s., 2013.

    Murat Gül Modern İstanbul'un Doğuşu

  • Berberlerin tarihine dair düşünüldüğünde akla ilk olarak gelmeyebilecek bir yol ayrımı, cerrahlarla berberlerin ayrılması olur herhalde. Bu köklü mesleğin evvelki zamanlarda yaptığı işleri düşündüğümüzde ve okuduğumuzda, berberliğe dair algımız baştan sona değişebiliyor. Halûk Perk ve Ahmet Yamaç Koleksiyonu’ndan konuyla ilgili parçaları bir araya getiren Mahallemizin İlk Sağlıkçıları: Berberler kitabı, berberliğin tarihini ya

    kın döneme ait belge, alet ve eşyalar eşliğinde önümüze koyuyor. Halûk Perk ve Burcu Özdemir’in yazdığı “Berberliğin Kısa Tarihçesi” bölümü, berberliğin eski çağlardan bugüne, seyyar hâlde icra edilen bir meslek olmaktan yerleşik bir mesleğe dönüşmesine kadar geçen evrelerine ilgi çekici detaylarla izahlar getiriyor. Hacamat ve sülük, kan ve diş çekme tedavilerini yapan ve aynı zamanda sünnetçi de olan berberlerin, yerlerini X

    IX. yüzyılda adım adım cerrahlara bırakmasıyla oluşan mesleğin yeni hâli yaşadığımız günlerdeki kuaför şekline kadar büründü. Mahallemizin İlk Sağlıkçıları: Berberler’de bu uzun kültürel tarihin ve dönüşümün Türkiye’deki renkli tarihi, hacamat aletleri, berber koltukları ve önlükleri, usturalar, taraklar, fırçalar ve daha yüzlerce belge, alet ve eşyalarla görünür hâle geliyor. Mahallemizin İlk Sağlıkçıları: Berberler, Halûk Perk, Halûk Perk Müzesi Yayı

    nları & Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları, 272 s., 2017.

    Haluk Perk Mahallemizin İlk Sağlıkçıları: Berberler

  • Fizik profesörü, İstanbul uzmanı, gezi yazarı, Türk tarihine hâkim bir hoca. John Freely için bu tanımların her biri doğru. Şehre birkaç cephesinden yaklaşarak, bu cephelerde eserler kaleme aldı: Hem gezi rehberi hem Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde iz süren bir başka kitap. İlk defa otuzdört yaşında geldiği bir şehir hakkında, hâlâ kapsamı ve içeriği aşılamamış bir gezi rehberi yayımlamıştı: İstanbul’u Dolaşırken –İstanbul

    Gezginin Rehberi– (Hilary Sumner-Boyd ile birlikte, Pan Yayıncılık). Bir gezi rehberinden fazlası olarak kaleme alınan Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi (Brendan Freely ile birlikte, YKY) bir şehir için en doğru yazı türüne işaret ediyordu belki de: Biyografi. Semt, ilçe ve şehir biyografilerini tarihe doğru genişletme denemesi de onun kaleminden çıkmıştı: Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sindeki İstanbul’un yaşantısından bug

    üne kalanları sokak sokak keşfetti (Evliya Çelebi’nin İstanbulu, YKY). Seyahatnâme devrinin insanlarıyla bugünün İstanbul’unda yaşayanların hayatları arasında adeta bir köprü kurdu. Büyük Türk –Bir Deniz Hâkimi Fatih Sultan Mehmed– (Doğan Kitap), At Üstünde Fırtına –Anadolu Selçukluları– (Doğan Kitap), Işık Doğu’dan Yükselir –İslâm Biliminin Batı Dünyasının Şekillenmesine Katkıları– (Doğan Kitap) tarih alanında odaklandığı konuları sade bir şekilde anlat

    an art arda sıralanabilecek kitaplarından bazıları. Detay konularda inceliklere dikkat çeken eserleri kaleme alabilirken, tarihin merkezî konularında genel çerçeveyi verecek ve merakı olan okuyucunun her şekilde istifade edebileceği kitapların yazarıydı. Yaşamının uzun yıllarını İstanbul’da geçiren John Freely, 20 Nisan 2017 tarihinde İngiltere’de vefat etti.

    John Freely At Üstünde Fırtına: Anadolu Selçukluları