Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Müzehhib Kara Memi
Zehra Çekin

Fotoğraflar: Mustafa Yılmaz

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Müzehhib Kara Memi
Zehra Çekin

https://www.zdergisi.istanbul/makale/muzehhib-kara-memi-36

Topkapı Sarayı’ndaki XVI. yüzyıl sanatkâr defterlerinde adı “Kara Memi” olarak geçen zat, Kanunî Sultan Süleyman’ın Muhibbî mahlasıyla yazdığı büyük Divan’ını süsleyen saray nakkaşbaşı Kara Mehmed Çelebi’dir. Doğum yılı ve yeri, tahsili, nasıl sanatkâr olduğu, saraya nasıl intisab ettiği, nerede medfun bulunduğu bilinmemektedir. 

Üstün sanat kudreti sayesinde saray nakışhânesindeki çağdaşları arasından sıyrılıp zirveye çıkan ve oğlu da nakışhâne kadrosunda yer alan nakkaş Kara Memi hakkında en önemli kaynak, tarihçi Gelibolulu Mustafa Ali Efendinin 1586 yılında yazdığı Menâkıb-ı Hünerveran’dır. Ali Efendi, eserin müzehhiblerle ilgili bölümünde ondan, “Şahkulu nakkaşın tilmiz-i ekremi ve Sultan Süleyman Han nakkaşhanesinin üstad-ı muhteremi müzehhib Kara Memi” şeklinde bahseder.1

Kanunî Süleyman devri ehl-i hiref maaş defterlerindeki bilgilere göre, Kara Memi hocası Şahkulu’nun ölümünden sonra nakkaşbaşılık görevini üstlenmiş ve pek çok nakkaşın da hocası olmuştur. Kara Memi’nin bu görevini hangi tarihe kadar sürdürdüğünü kesin olarak bilmiyoruz. Ancak elimizdeki bilgiler, onun II. Selim (1566-74) döneminde de hayatta olduğunu göstermektedir.2

Kara Memi’nin hocası Şahkulu, 1514’de Yavuz Sultan Selim’in Tebriz seferinde Tebriz’den Amasya’ya sürgün gönderilmiş Bağdatlı bir ressamdır. Bir süre Amasya’da kalmış, daha sonra Kanunî Sultan Süleyman tarafından saray başnakkaşı yapılmıştır. 1520-56 yılları arasında Osmanlı Sarayı için çalışan Şahkulu, Osmanlı sanatına büyük katkıda bulunmuş ve ileride yeni bir üslûp yaratacak öğrencisi Kara Memi’yi etkilemiştir.Şahkulu’nun, fırça ve mürekkebiyle melek resimleri, yaprak ve hatâî çeşitlemeleri arasında ejderler ve simurglar resmederek geliştirdiği “saz üslûbu” en görkemli örneklerini Osmanlı minyatür, tezhip, çini4 ve cilt sanatında verirken, Kara Memi, İranlı bir ustanın öğrencisi olarak ama Osmanlı-Türk zevkine bağlı kalarak, Fatih dönemi tezhibinden tamamen farklı bir tarzın yaratıcısı olmuştur.

Kara Memi’nin “dört çiçek üslûbu” ile tasvir ettiği gül, lâle, sümbül ve karanfil, Osmanlı sanatında aynı zamanda mistik mânâda kutsal ve cismanî aşkı, bolluk ve sürekliliği temsil etmekte, bahar çiçekleri ve servileri ise ruhun cennete yükselmesini sembolize etmektedir. Nitekim Kara Memi’nin çağdaşı olan Bakî gibi şairler de şiirlerinde bu çiçeklerin sembolik anlamlarından faydalanmışlardır. 

Kara Memi yeni stilini yaratırken, Avrupa’da da botanik bilimi ve botanik ressamlığı dönüşüme uğruyordu. Botanistler ve botanik illüstratörler ilgilerini Türkiye florasına çevirirken, Osmanlı nakkaşları da gelenekten kısmen ayrılarak daha natüralist bir stil geliştiriyorlardı. Kara Memi’nin önemi bu stilin ilk örneği olmasındadır. 

“Her motif kendi yönü doğrultusunda gitmelidir” ve “her motif kendi hattından -rûmî rûmîden, hatâî hatâîden, stilize çiçek stilize çiçekten- çıkar” gibi klasik kural ve kalıpları terkeden Kara Memi, stilize çiçekleri zenginleştirmiş, natüralist çiçeklerle birarada kullanmış, stilize çiçekten lâle, karanfil; rûmîden hatâî çıkarmış, çoğunlukla her çiçeğin kendi yaprağını kullansa da bazen bunun aksini yapmıştır. 

Desenlerini kurşun kalemle çizmeyip doğrudan fırçayla yaptığını tahmin ettiğimiz Kara Memi, fırçasını son derece rahat ve tabiî kullanarak süsen çiçeğinin çift kıvrımını tespit edecek kadar tabiatı özümsemiştir. İki yaprağın aynı olmadığı tabiattaki zenginliği görmüş ve göstermiştir. Halkârîlerindeki simetrik yaprak ve çiçekler bile birbirinden farklıdır; birinin ucu sivri iken diğerinin ucu yuvarlaktır. Simetrik bir halkâr desende aynı çiçeği altı, yedi hatta sekiz dilimli olarak öyle bir rahatlık ve tabiîlikte kullanmıştır ki, bu durum aşırı simetriye alışmış biz bugünün müzehhiblerini rahatsız etmediği gibi özgürlük hissi vermektedir.

Kara Memi yeni tasarımlar denemiş, mesela serviyi, servi ebadında çiçeği ve yaprağı aynı desende son derece estetik bir şekilde uygulamıştır. Tezhip ve halkâr desenlerinde doluluk boşluk oranını büyük bir ustalıkla dengelemiş, gereksiz ve abartılı bir şekilde zemini yapraklarla doldurma kolaycılığına gitmemiş, bir yaprak ve filizle çok güzel bir satıh süslemesi yapabilmiştir. 

Kara Memi’nin en önemli özelliklerinden biri, daha önce Şeyh Hamdullah Kur’ân’ında basit olarak kullanılan çiçek kümelerini değişik şekillerde uygulamasıdır. Bu kümeleri koltuklarda küçük boylarda, zemin halkârında bütün sayfayı dolduracak şekilde kullanmıştır. Düzenlemelerinde sık simetri kullandığı gibi, sayfayı üç ayrı kümeyle de doldurmuştur. Bazen de bütün bir bordürü servi ve serviye dolanmış bahar ağacı motifiyle süslemiştir.

Kara Memi XV. yüzyıl Fatih dönemine damgasını vuran düz rûmî hatları kullanmamış, hemen her zahriye sayfasında yer alan geçme motifli bordür yerine kartuş paftalı bordür kullanmıştır. Fatih döneminde gördüğümüz kurtları, zahriye ve serlevha sayfalarındaki kartuş paftalı bordürlerin iki yanına uygulamıştır.

Sanat tarihçilerinin pars beneği (çintemani - üç nokta) ve kaplan postu (iki ufkî çizgi - dudak - bulut - ejder) olarak isimlendirdikleri motifler genellikle birlikte kullanıldıkları halde, Kara Memi sadece kaplan postunu uygulamıştır. Fatih döneminde, zemin üç nokta ile doldurulurken, Kara Memi üç nokta yerine ot kümesi kullanmıştır. Kara Memi’nin negatif çiçekleri, Fatih devrindeki İstanbul tarzı dağınık negatif çiçeklerinden farklı olarak, Şiraz etkili ve top toptur. Şahane nüshada gördüğümüz negatif çiçeklerin çok benzerlerini Kara Memi’ye atfedilen Şah Mahmud Nişaburî albümünde de görmekteyiz.

Muhibbî Dîvânı’nın Nuruosmaniye Kütüphanesi nüshasının zahriye sayfasında yeralan küçük tezhip çiçeklerinde altınla birlikte en az iki renk kullanması, Kara Memi’nin renk ve hayal dünyasının zenginliğine işaret eder. Aynı tarz çiçekler Kara Memi’ye atfedilen Şah Mahmud Nişaburî albümünde de vardır. 

Kara Memi denince akla bahar ağacı ve bahar dalları gelir. Bahar ağacını uygularken bazan gövdesini yapmamıştır. Şahane nüshanın bir koltuk süslemesinde serviye sarılmış bahar ağacı gövdeli iken, tezhip koltuklarında yaprak kümesinden çıkan bahar dalları gövdesidir.

Kara Memi gül ve gül yaprağını çok sevmiştir. Şahane nüshada gül yaprağının dişleri bugün yaptığımız gibi keskin değil, çok rahat bir dalgalanma içindedir. Hattâ bazı yerlerde, gül yaprağını lâle yaprağı gibi düz - dişsiz yapmıştır. XV. yüzyılda Baba nakkaşın çok kullandığı kendi üstüne dönen yapraklara pek rağbet etmemiştir. Natüralist küçük çiçek kümelerinde ve halkâr desenlerinde zorunlu olarak veya estetik kaygıyla dalı kırık çiçekler kullanmıştır. Aynı daldan farklı iki çiçek çıkmaması beklenirken, Kara Memi lâleyi ve sümbülü estetik bir şekilde tek daldan çıkarmıştır. Motif başlangıcı olarak daha önce kullanılan kaya parçası ve bulut yerine yaprak kümesini tercih etmiştir. 

Saray başnakkaşı Kara Memi XVI. yüzyıl Osmanlı-Türk bahçe telakkisi ile vücud bulan saray bahçelerinde belli ki çok dolaşmış, servilerinden, bahar açmış meyve ağaçlarından ve bu ağaçların aralarına serpiştirilmiş gül, lâle, sümbül, karanfil, süsen, zerrin kümelerinden ilham almış, belki de kendi elleriyle çiçek yetiştirmiş, has bahçeleri stilize biçimde resmederek tezhip sanatına mâl etmiş, zariflik, sadelik,  rahatlık ve özgürlük yönünde yaptığı radikal değişikliklerle sanatımıza çok sevilen yeni bir üslûp kazandırmış, kitaplarımızı ve çinilerimizi ebedî bir bahara dönüştürmüştür. 

Osmanlı-Türk tezyînatına yepyeni bir ruh getiren Kara Memi’nin ruhu şâd olsun.

Kim demiş ki o devir tek Süleyman devridir, Bakî devri, Sokullu devri, Sinan devridir. Sade kılınç tutmakla yükselmez insan eli, Bakî’nin kalemi var, Sinan’ın da pergeli. Yalnız kök gövde değil, çiçek de var ağaçta; Kılınç kadar mısra da sesleniyor Muhaçta Gerçek insan: Cihadın, sanatın, ilmin eri. O, mısraın minare, taşın nakış gülleri, Baharı kâğıtlarda ihya etmek hedefi, Muhibbî Divanının sayfaları gergefi Nakış iğnesi yapan elindeki kalemi: Sanatkâr halk çocuğu sevgili Karamemi. Mümkün mü huzurunda hayranlık duymaması:  Gazalarda akan kan kadar aziz boyası. Yer almış en has boya parlayarak kanında. Devre adını vermiş büyükleri yanında. Görmek ziyaret etmek isterseniz arada Resmi de, mezarı da, eseri de orada: Baharı ne çiniden, ne çiçekten görmede Ne filan mabettedir ne de falan türbede Ne filan mezarlığın servileri altında Nakış olmuş yatıyor “Muhibbi”nin katında. Behçet Kemal Çağlar

ESERLERİ

Muhibbî Dîvânı
Kanunî Sultan Süleyman “Muhibbî” mahlasıyla bir divan yazmıştır. Bugüne kadar bir kritiği yapılmadığından, Dîvân’ın tam olarak uzunluğu bilinmemekte ama toplam olarak ikibinden fazla gazel içerdiği düşünülmektedir. Bu miktar, Sultan Süleyman’ın adeta tam zamanlı bir şair olarak şiir yazdığını göstermektedir. Osmanlı Türkçesi ve Farsça ile yazılan Muhibbî Dîvânı’nın farklı tarihlere ait ondokuz nüshası bilinmektedir.

  1. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T.5467    (Şahane nüsha, 1565 ) 
  2. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T.1976
  3. Nuruosmaniye Kütüphanesi no.3873 (1563)
  4. Topkapı Sarayı Müzesi Revan no.738 (1565-66) 
  5. Museum fur Kunst und Gewerbe Hamburg  (1554) 
  6. Arkeoloji Müzesi no. 994
  7. Ayasofya Müzesi no. 3970
  8. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 689
  9. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 2885 
  10. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 5455 
  11. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 5471 
  12. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 5758 
  13. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emiri 394 
  14. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emiri 393
  15. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emiri 392 
  16. Türk İslâm Eserleri Müzesi 3878 
  17. Türk İslâm Eserleri Müzesi 1132 
  18. Türk İslâm Eserleri Müzesi 1962
  19. Konya Yazma Eserler Kütüphanesi 3718

Muhibbî nüshalarından ikisinde müzehhib Kara Memi’nin imzası bulunmaktadır. Bunlardan biri İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 5467’de kayıtlı Şahane nüsha (1565), ikincisi Nuruosmaniye Kütüphanesi no. 3873’de kayıtlı nüshadır (1563). Öte yandan, beşyüzelliiki gazel içeren ve Dîvân’ın üçüncü cildi olarak kabul edilen Hamburg nüshasını da Kara Memi tezhiplemiştir.5

İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T. 5467 (Şahane nüsha, 1565)
Kanunî Sultan Süleyman’a sunulan bu Şahane nüsha, Hattat Mehmed Çelebi tarafından talik hat ile yazılmış, Kara Memi tarafından tezhiplenmiştir. Şeker renk, uçuk sarı, pembe ve yeşil renklerinde, 16,5 x 26,3 ebadında üçyüzyetmiş varak, yediyüzkırk sayfadır.6 Sayfaların birkaçı hariç altın cetvellidir. Cetvel içi bölümleri püskürtme altın ile zerefşan yapılmıştır. Bütün sayfaların cetvel dışları Kara Memi halkârlarıyla bezenmiştir. Bu nüshanın iki zahriye sayfası ve serlevhası devrinin en mükemmel klasik tezhibi ile süslenmiştir. 

Zahriye sayfası tezhibi: Altın zeminli madalyonda beyaz mürekkeple eserin takdimi yazılmıştır. Madalyon dışındaki paftada sarılma rûmî ve negatif hatâîlerden oluşan yarı simetrik çok güzel bir kompozisyon vardır. Cetvel dışı ana bordür ise altın zemin üzerinde çizgisel hatlardan oluşan kapalı formlardan meydana gelmiştir. Bu sayfanın tığları tam olarak Kara Memi’yi yansıtır. Çünkü tığda lâleyi ilk defa Kara Memi kullanmıştır. 

Serlevha sayfası tezhibi: Yazı içinde negatif hatâîler “S” formlu kompozisyonu oluşturmuştur. Karşılıklı iki koltuk Kara Memi’nin klasik tezhibe kazandırdığı bahar ağacı motifi ile bezenmiştir. Yazı altı ve üstü paftalar sarılma rûmî ve hatâîlerden oluşan kompozisyondan meydana gelmiştir. Cetvel dışı ana bordürde ise Kara Memi’yi yansıtan çift kontürlü bulut ve düz rûmîlerden oluşan kapalı formlar vardır.

Fırçasını son derece rahat ve tabiî kullanan Kara Memi, süsen çiçeğinin çift kıvrımını tespit edecek kadar tabiatı özümsemiştir.

Cetvel dışı halkâr desenleri: Desenleri az farklarla tekerrür eden halkârların farklı işçilikleri bazı sayfaların Kara Memi tarafından yapıldığını göstermektedir. Halkâr desenlerinde stilize ve yarı stilize çiçeklerin yanısıra bulut ve rûmî gibi geleneksel unsurlar da yardımcı motif olarak kullanılmıştır. 

Halkâr desenleri yarı simetrik, sık simetrik, sürgit ve dendanlı (dilimli) kompozisyonlardan oluşmuştur. Kara Memi, stilize halkâr desenlerinde iri çiçeklerin yanında çok küçük çiçekleri kullanmış, yönlü hatâîlerin alt sapından dal çıkışları yapmış, stilize çiçeklerin yanında lâle gibi yarı stilize çiçekler ve iri hançer yaprakları serpiştirmiştir. Çiçek dallarından mekik oluşturmuş, çok zarif dal kırıkları ile kompozisyonu zenginleştirmiştir. 

Yeşil altın, sarı altın ve gümüşün sulu gölge halinde kullanıldığı halkârlar, pembe, açık mavi ve açık mor renklerle gölgelendirilmiştir. Halkârda kullanılan rûmîler döneme uygun olarak ince uzun, kanatları kıvrımlıdır. Kara Memi, halkâr desenlerinde boşluk ve doluluk dengesini son derece iyi kullanmıştır. 

Yarı stilize halkâr desenlerini ilk defa Kara Memi uygulamış, sayfa kenarlarını bir çiçek bahçesine çevirmiştir. Kara Memi bu natüralist çiçekleri bazan ot kümesinden çıkarmış, bazen de belli bir düzende sayfaya dikine ve enine yerleştirmiştir. Halkârda kullanılan başlıca motifler, gül, lâle, karanfil, sümbül, menekşe, zerrin, süsen, ayn-ı sefa, bahar ağacı ve servi ağacıdır.

Cetvel içi bezemede küçük başlık ve koltuk kompozisyonları: İki sütun halindeki yazıların arasına serpiştirilmiş, hemen hepsi birbirinden farklı desenlerde yüzlerce küçük başlık bulunmaktadır. Bu başlıklarda yarı simetrik, ters simetrik, sonsuz ve serbest kompozisyonlarda negatif hatâîler, yarı stilize çiçekler, rûmîler ve bulut motifleri vardır. Tabiî çiçek kümeleri, yatay, dikey, çapraz eksenlere; lâle, sümbül, karanfil, süsen, menekşe, ayn-ı sefa, servi ve bahar ağacı çeşitli tasarımlarla koltuklara yerleştirilmiştir. Kara Memi bahar ağacı ve serviyi birbirine dolanmış şekilde birçok yerde kullanmıştır. Çiçek demetlerinde her çiçek kendi dalından çıkmaktadır. 

Bu divanda Kara Memi’nin iki imzası vardır. Biri, divanın son kısmında gül buketinin altında altın zemin üzerine beyaz mürekkeple yazdığıdır: “el fakir-ül hakir müzehhib kara memi” 

Diğeri, divanın sonunda hattatın mavi mürekkeple imzasını attığı sayfanın boş kalan orta kısmındadır:

“müzehhib-ül fakir kara memi-ül hakir.”7

İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi T.1976
Bu Muhibbî Dîvânı, Şahane nüshadan sonraki en güzel nüshadır. Merhum Prof. Dr. Süheyl Ünver, Cahide Keskiner hocamıza, bu nüshanın dönemin sadrazamı Sokullu Mehmed Paşa’ya sunulduğunu tahmin ettiğini söylemiştir. 

Zahriye sayfası tezhibi: İçi boş altın zeminli madalyonun etrafı altın ve mavi zeminli tezhip ile bezenmiştir. Madalyonun altındaki zeminde pembe, mavi ve yeşille renklendirilmiş bulutlu hatâîli halkâr kompozisyonu vardır. Cetvel dışı halkâr ise Şahane nüshadaki cetvel dışı halkâra benzemektedir. 

Serlevha sayfası tezhibi: Sayfa başı olarak yapılmış tezhipli bölümde kapalı formların içindeki kırmızı-bordo dikkat çekmektedir. Altın zeminli kartuş pafta ve ince işçilikli negatif tığlar Kara Memi’yi yansıtmaktadır. Cetvel dışı halkâr iri ıtır yaprağı ve minik hatâîlerden oluşmaktadır.

Cetvel dışı halkâr desenleri: Bu nüshanın cetvel dışı halkârı Şahane nüshaya göre daha dar ve sayfanın ucuna dayanmakta olup, kompozisyonları zarif ve çeşitlidir. Kara Memi’ye has renklendirilmiş lâle ve karanfiller, yaprak ve hatâîlerle çok zarif kompozisyonlar oluşturmuştur. Bulut, rûmî, dudak gibi motifler sık kullanılmıştır. Halkârda kullanılan renkler Şahane nüshadaki renklere göre daha parlak ve canlıdır.

Cetvel içi bezemeler Şahane nüsha ve Nuruosmaniye nüshasındaki küçük koltukları ve buralardaki natüralist çiçek kümelerini bu nüshada görmüyoruz. Onun yerine, yazı aralarından oluşan üçgen ve uzun dikdörtgen boşluklarda çok ince işçilikli tezhip kompozisyonları ve bahar dalları bulunmaktadır. Cetvel içi bezemeler genellikle, karşılıklı sayfalarda aynı desenler farklı boyanarak uygulanmıştır. Sağ sayfadaki üçgen boşlukta altın zemin üzerine yapılmış nefis rûmî kompozisyon, sol sayfada tezhip mavisi zemin üzerinde de vardır. 

Nuruosmaniye Kütüphanesi no. 3873 (1563)
Şahane nüshadan iki yıl önce yapılmış bu divanın hattatı Muzaffer Ali Şirvanî, müzehhibi Kara Memi’dir. İkiyüzyetmişdokuz varaktan oluşan divan dokuzyüzdoksanbeş gazel içerir. 

Eserin zahriye sayfası klasik üslûpta tezhiplenmiştir ve tamamen Kara Memi’yi yansıtan sarılma rûmî, bulut ve renkli hatâîlerden oluşan kompozisyonla tezyin edilmiştir. Benzer tarzdaki ikinci başlık tezhibi de divanın ara sayfalarındadır.8

Bu nüshada Şahane nüshadaki cetvel dışı halkâr süslemeleri yoktur. Sadece cetvel içi koltuk ve gazel başlıkları tezhiplenmiştir. Eserde, değişik tezyîni unsurlarla bezeli dokuzyüzellibeş gazel başlığı ile binaltıyüzotuziki adet koltuk bulunmaktadır. 

Her sayfası ayrı bir çiçek bahçesini andıran bu divanda Kara Memi, Türk tezhip sanatına kazandırdığı natüralist çiçekleri çeşitli kompozisyonlarla son derece usta bir şekilde kullanmıştır. 

Divandaki gazel başlıkları ile koltuk içlerinde simetrik veya serbest biçimde yerleştirilmiş süslemeler, klasik tezhip motifleri ve tabiî üslûbta yapılmış çiçek örnekleri sergilenmektedir. Yalın, hurde, sarılma rûmîler, hatâîler ve bulutlar ile derlenmiş kompozisyonlar, minyatür boyutlu şemse ve salbekler, hançer yapraklar çok sayıda ve çeşitlidir. Kara Memi yabani gül, mor ve mavi sümbül, karanfil, lâle, mine, menekşe, süsen, zerrin ve tomurcuklu kır çiçeklerini tabiattaki hallerine çok benzer şekilde tasvir etmiştir. Çiçekli bahar ağacı, bahar dalları ve asma yaprakları dolanmış serviler de sıkça karşımıza çıkar.

Kara Memi bu eserin süslemelerinde çarpıcı renkleri cesurca kullanmıştır. Altının yanında karmen, lacivert, mavi, yeşil, mor ve sarı, en parlak halleriyle Kara Memi’nin natüralist çiçeklerini renklendirmiştir. 

Gülbün Mesara hocamıza göre bu divan, Kanunî’ye takdim olunan 1565 tarihli Dîvân-ı Muhibbî’nin bir ön çalışması mahiyetindedir. Kara Memi, buradaki kompozisyonların en güzellerini Şahane nüshada kullanmıştır. 

Topkapı Sarayı Müzesi Revan no.738
1565-66 yıllarında hattat Mehmed Şerif tarafından talik hat ile yazılan bu divanın müzehhibi bilinmemektedir. Son üç gazelini Kanunî Sultan  Süleyman’ın kendi eliyle yazdığı bu divanın serlevha ve söz başı sayfaları, cetvel içi üçgen köşeleri tezhiplidir.9

Serlevha ve söz başı sayfalarının tezhipleri sarılma-düz rûmîli kapalı formlardan ve hatâîlerden oluşan son derece güzel örneklerdir. Bu sayfaların cetvel dışı halkârları uçuk pembe ve mavi ile renklendirilmiş iri çiçekli kompozisyonlardan meydana gelmiştir. 

Tezhipli sayfaların dışındaki bütün sayfalar Kara Memi tarzında natüralist çiçeklerle bezenmiştir. Cetvel dışı bu halkârlar sayfa yönü dikkate alınmadan serbestçe yerleştirilmiştir.Toprak zemin ve ot kümesinden çıkan çiçekler yanında vazoda çiçekler de kullanılmıştır. Çiçekler stilizasyonla basitleştirilmiş, ancak bütün özelliklerini korumuştur. 

Bir çocuk ressamın -belki bir şehzâde, belki de Kara Memi’nin oğlunun- yaptığı izlenimini veren bu bezemede gül, lâle, karanfil, menekşe, zerrin, sümbül, bahar ağacı, servi, mine kullanılmıştır. 

Abdullah Sayrafî Kur’ân’ı (TSM, E.H.49)
1344-45 yıllarında Abdullah Sayrafî tarafından yazılan Kur’ân-ı Kerim’i, 1554 yılında Rüstem Paşa’nın sadrazamlığı sırasında, muhtemelen saray başnakkaşı Kara Memi tezhiplemiştir. Kara Memi’nin imzası olmasa da, kitabın tamirli zahriye sayfasında “Osmanlı sarayında sernakkaşan olan Kara Memi Çelebi tarafından tezhiplenmiştir” yazmaktadır.10

Tezhipler karakter itibariyle Kara Memi’nin üslûbunu yansıtmakla birlikte, kollektif bir çalışma niteliği göstermektedir. 

Eserin, ortası yuvarlak madalyonlu zahriye sayfasının cetvel içi bölümü, zarif ve ince bir fırçayla çalışılmış negatif hatâîlerle bezenmiştir. Serlevha ve sûre başları gayet ince tezhiplidir. Bazı sayfaların kenarları halkârîdir.11

Eserin son sayfasının tezhibi karakter olarak tamamen Kara Memi’yi yansıtır. Onun tarzı olan sarılma ve hurde rûmîlerin, hatâîlerin en güzel örneklerini bu sayfada görüyoruz. 

Şah Mahmud Nişaburî Albümü (İÜK, F.1426)
Safevi hattatı Şah Mahmud Nişaburî’nin yazılarından oluşan bu albümün serlevhası Kara Memi tarzı sarılma rûmî ve bahar ağacı, tığlar da lâle ile tezhiplenmiştir. Ancak bu sayfadaki tezhip Kara Memi imzalı eserlerdekinden daha incedir. 

Albümün bir başka sayfasında yine Kara Memi tarzı bahar ağacı ve rûmîler vardır. Bahar ağacındaki dal yerleştirmeleri ve çiçek formları, Kara Memi’nin bahar ağaçlarından biraz farklıdır. Yine aynı sayfadaki renkli halkâr Kara Memi tarzının dışındadır. 

Bir başka sayfadaki lâle, karanfil ve bahar dalı Kara Memi etkisini göstermektedir.

Aynı sayfada lacivert zemin üzerine altınla çok güzel bir biçimde yapılmış negatif hatâîli komposizyon Kara Memi tarzı değildir.

Yarı stilize halkâr desenlerini ilk defa Kara Memi uygulamış, sayfa kenarlarını bir çiçek bahçesine çevirmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında, tezhiplerin dönemin saray başnakkaşı Kara Memi etkisinde, Türk ve İranlı sanatçılarca kollektif bir şekilde yapıldığını söyleyebiliriz.12

Ahmed Karahisârî Kur’ân’ı (TSM, Y.Y 999)
Hattat Ahmed Karahisârî tarafından yazılan 1546 tarihli bu Kur’ân-ı Kerim’in müzehhibi bilinmemektedir. Ancak serlevha tezhibinin Kara Memi’ye ait olduğu anlaşılmaktadır. 

Besmele ve sûre sonu yazısının altında ot kümesinden çıkan çiçekler, koltuklardaki siyah zeminli bahar ağacı, sûre başı bölümündeki bulutlu-hatâîli kompozisyon, cetvel dışı sayfa kenarı tezhibindeki sarılma rûmî ve hurde rûmîli kompozisyon, tığlardaki negatif çiçekler, Muhibbî Dîvânı’nın Şahane nüshasındaki zahriye ve serlevha sayfalarındakilerle aynıdır. 

Süleymannâme (TSM, H.1517)
1558 tarihinde hattat Ali b. Amir Bayk Şirvanî tarafından tâlik hat ile yazılan bu eserin müzehhibi bilinmemekte, Kara Memi olduğu tahmin edilmektedir. 

Eserin zahriye sayfasında, ortada yuvarlak madalyondaki yazının etrafı, beyaz zemin üzerine lacivert hatâîli negatif hat ve altın hatâîli pozitif hattın içiçe “S” formları yapmasından meydana gelen “Haliç işi” ile bezenmiştir. 

Eserin serlevhası Ahmed Karahisârî Kur’ân’ının serlevhası ile büyük benzerlik gösterir. Tezhiplerinde Muhibbî Dîvânı’ndaki motif ve desenlerin hepsini görürüz. Yazı altı negatif hatâîler, koltuklardaki bahar ağacı, yazı başlığındaki bulut ve hatâîler, sayfa kenarı tezhibindeki sarılma ve yalın rûmîler, tığlardaki negatif hatâîler Kara Memi’nin imzası gibidir. 

Ahmed Karahisârî Kur’ân’ı (TSM, No.5)
Kanunî Sultan Süleyman’ın isteği üzerine yazılan Kur’ân-ı Kerim, XVI. yüzyılın şaheserlerinden biridir. Kur’ân-ı Kerim’in ikiyüzyirmi yaprağı 1545-55 yılları arasında Ahmed Karahisârî tarafından, seksen yaprağı 158487 yılları arasında manevi oğlu Hasan Çelebi tarafından yazılmış, süslemeleri ve cildi 1584-96 yılları arasında tamamlanmıştır.

Büyük çeşitlilik gösteren tezhiplerin Nakkaş Hasan, Mustafa Müzehhib ve onların yetiştirdiği dört saraylı nakkaşın elinden çıktığı anlaşılmaktadır.13 Zahriye sayfası, serlevhası, yüzoniki sûre başı, ikibinüçyüzaltmış adet koltuk süslemesi ve hizip güllerindeki tezhipler, eserin süsleme sanatları açısından ne denli önem taşıdığını göstermektedir.14

Serlevha ve çok sayıdaki koltuk tezhiplerinde Kara Memi’nin etkisi barizdir. Birçok koltuk tezhibinde Kara Memi üslûbu sarılma, hurde ve yalın rûmîler, bahar ağacı, toprak zeminden çıkmış natüralist çiçekler, negatif hatâîler, hançer yaprakları ve bulutlar kullanılmıştır. 

Kırk Hadis (TSM, EH.2851)
Kanunî Sultan Süleyman’ın şehzâdesi Mehmed için hazırlanan bu eser hattat Abdulminas Ali tarafından yazılmış olup müzehhibi bilinmemektedir. Eserin lake cilt kapağı süslemeleri ve tezhipli baş sayfası Kara Memi’nin imzası gibidir. 

Cildin dış kapağında siyah zemin üzerine ortada salbekli şemse, köşelerde ise köşebentler vardır. Şemse, salbek ve köşebentler altın zemin üzerine siyah bulutlarla, şemse dışındaki bölüm ise siyah zemin üzerine son derece ince ve zarif altın negatif hatâîlerle bezelidir. Eserin mıklepli lake cildinin iç kapağında, altın zemin üzerinde gül fidanı, bahar ağacı, ot kümesinden çıkmış lâle, sümbül, karanfil, süsen ve zerrin demetleri tasvir edilmiştir. Bu süsleme adeta bir bahçıvanın rüyası gibidir. Kapaktaki tezyinat Muhibbî Dîvânı’nın Şahane nüshasındaki cetvel içi tezyînata çok benzemektedir. 

Eserin başlıklı serlevhasının tezhibindeki bulut, hatâî ve ince uzun rûmîler Kara Memivaridir. Sayfadaki tığlar arası bezemeler tipik bir Kara Memi işidir. Ot kümelerinden çıkan lâle, bahar dalı ve mineler tığlar arasına asimetrik olarak ustaca yerleştirilmiştir. 

III. Murad Tuğrası
1574-95 yılları arasında Osmanlı padişahı olan III. Murad’a ait olan ve Topkapı Sarayı’nda bulunan bu yedibuçuk metrelik tuğra, tezhibinin yapıldığı yıllarda hayatta olmayan Kara Memi’nin dört çiçek üslûbunun en güzel uygulandığı örneklerden biridir.

Tuğranın her bölümü son derece zengin bir bezeme ile tezhiplidir.Ese
rin bazı bölümlerinde, içinde her tür ve renkte çiçeğin bulunduğu bir bahçeyi andıran Kara Memi tarzında süslemeyi görmekteyiz. Yapraklar ve çiçek sapları altın üzerine hafif renklendirilmiştir; çiçekler renkli ve altın kontürlüdür. Eserde, lacivert negatif çiçeklerin, renkli hatâîlerin, hurde ve sarılma rûmîlerin en iyi örnekleri yeralmaktadır. Rûmîlerin sarılmaları çok dilimli, kanatları uzun ve kıvrımlıdır. 

Piyale Paşa Camii ve Türbesi
1573-74 yıllarında Kaptan-ı Derya Damat Piyale Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan camiyi,15 Kara Memivari hançer yaprak, lâle, sümbül, karanfil, gül, mine ve zerrin desenli devrin en güzel İznik çinileri süslemektedir. Mihrap üstündeki iki taraflı bahar ağacı Kara Memi etkisini göstermektedir.

Piyale Paşa Camii yanında bulunan türbedeki lahitler Kara Memi desenleri ile bezenmiştir. Lahit bezemelerindeki bahar ağacı, etrafına bahar dalı sarılmış servi, gül, lâle, karanfil, sümbül, Muhibbî Dîvânı’nın Şahane nüshasındaki gazel başı ve koltuk süslemelerine çok benzemektedir.

1 Gelibolulu Mustafa Âlî, Hattatların ve Kitap Sanatçılarının Destanları (Menakıb-ı Hünerveran), haz. Müjgân Cumbur, 1982, s. 117. 
2 Filiz Çağman, “Kanûnî Dönemi Osmanlı Saray Sanatçıları Örgütü Ehl-i Hiref”, Türkiyemiz, s. 15. 
3 Banu Mahir, “Kanûnî Döneminde Yaratılmış Yaygın Bezeme Üslûbu: Saz Yolu”, Türkiyemiz, s. 28. 
4 Topkapı Sarayı sünnet odasındaki çini pano ve Rüstem Paşa camiindeki ulama tarzı saz yapraklı çini pano Şahkulu’nun minyatürlerine çok benzer. 
5 J. M. Rogers - R. M. Ward, Suleyman the Magnificient, 1990, s. 85
6 A. Süheyl Ünver, Müzehhib Karamemi: His Life and Works, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1951, s. 9. 
7 A. Süheyl Ünver, Müzehhib Karamemi: His Life and Works, İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1951, s. 6. 
8 Gülbün Mesara, “Müzehhib Karamemi”, Art Decor, 1997, S. 49; s. 109. 
9 Yıldız Demiriz, Osmanlı Kitap Sanatında Natüralist Uslubta Çiçekler, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1986, s.168. 
10 H. Yağmurlu, “Tezhib Sanatı Hakkında Genel Açıklamalar ve Topkapı Sarayı Kütüphanesi’nde İmzalı Eseri Bulunan Tezhib Ustaları”, Türk Etnografya Dergisi, S. 13,1973, s. 102-3. 
11 F. E. Karatay, Arapça Yazmalar Kataloğu, no. E.H.49, s. 43. 
12 Filiz Çağman, “Kanûnî Dönemi Osmanlı Saray Sanatçıları Örgütü Ehl-i Hiref”, Türkiyemiz, s. 14. 
13 Z. Tanındı, “Osmanlı Sanatında Tezhib”, Osmanlı, c. XI içinde, Yeni Türkiye Yayınları, 1999, s. 124. 
14 Filiz Çağman, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki Ahmed Karahisari Mushaf-ı Şerifi, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2001; s. 2. 
15 Yıldız Demiriz, “İstanbul’da Piyale Paşa Türbesi ve Lahitleri Üzerine Bir Araştırma”, Vakıflar Dergisi, s. 387.