Yeni İskenderiye Kütüphanesi
Z
Yeni İskenderiye Kütüphanesi
Z
https://www.zdergisi.istanbul/makale/yeni-iskenderiye-kutuphanesi-599
Antikçağda Mısır, Akdeniz’in en önemli medeniyet merkezlerinden biriydi. Büyük İskender’in ölümünden sonra yönetimi ele geçiren Ptolemaios I. Soter’in ilk icraatlarından birisi liman şehri İskenderiye’de bir kütüphane ve müze kurulması idi. Dönemin ünlü ilim adamları için burası, imtiyaz ve teşvikler sayesinde, önemli bir çekim merkezi haline geldi. 700 bin parşömenin toplandığı İskenderiye Kütüphanesi, bilim ve kültür tarihinde eşsiz bir şöhret kazandı. Eski Ahit ilk defa burada Yunancaya çevrildi, Callimachus ilk kitap kataloğunu burada hazırladı ve Öklid Geometri Öğeleri’ni burada yazdı.
Bernard Lewis gibi bir grup tarihçinin iddiasına göre, paganlar ve Hıristiyanlar arasındaki gerilim, bu kıymetli dünya mirasının yok olmasına yol açtı. Pagan kültürünü devam ettiren binalarla birlikte İskenderiye Kütüphanesi de tahrip edildi, bütün kitaplar şehir hamamlarına dağıtılarak yaktırıldı. Yakılan kütüphanenin yerine 2002 yılında eskisini aratmayacak kadar görkemli “Yeni İskenderiye Kütüphanesi” (Bibliotheca Alexandrina) inşa edildi.
Norveçli mimarlık ofi si Snøhetta Arkitektur Landskap tarafından tasarlanan Yeni İskenderiye 70 bin m2 bir alan üzerinde yükseliyor. İçinde kütüphane ve okuma salonları dışında konferans salonları, müzeler, galeriler, planetaryum ve bir kitap hastanesi de bulunuyor.
ESKI KÜTÜPHANEYI CANLANDIRMA
Yeni bir İskenderiye kütüphanesi inşa etmek fi krinin doğuşu 1974 yılına kadar uzanıyor. İskenderiye Üniversitesi tarafından kurulan bir komisyon bu fi kri projelendirdi. Komisyon proje için, “dünyanın Mısır’a açılan penceresi, Mısır’ın dünyaya açılan penceresi, yeni dijital çağ için bir kütüphane, öğrenme ve diyalog merkezi” olarak dört ana hedef tanımlandı. “İskenderiye’yi 21. yüzyılın en büyük entelektüel ve kültürel merkezlerinden biri olarak yeniden kurmak” hedefi ndeki projeyi politikacılar da destekledi. 1988’de Mısır cumhurbaşkanı projeyi millî bir politika olarak kabul etti ve İskenderiye Kütüphanesi Genel Teşkilatını (GOAL) kurdu. Mısır hükümetinin girişimleriyle, UNESCO “Akdeniz bölgesinde kültürel ve bilimsel gelişim merkezi” fi krini benimsedi ve 1988 yılında bir mimari tasarım yarışması düzenledi. Katılan 1400 eser arasından yarışmayı, Norveçli mimarlık ofi si Snøhetta Arkitektur Landskap kazandı. Fakat proje varlığını iki isme borçluydu: Avusturyalı mimar Chistoph Kapeller ve Mısırlı mimar Ihab el-Habbak.
1990 yılında Aswan Deklarasyonu, proje için uluslararası destek çağrısında bulundu ve inşaat maliyetine yönelik 65 milyon ABD dolarına tekabül eden taahhütler verildi. Altı ülkeyi temsil eden on üyeden meydana gelen mimari ekiple birlikte Snøhetta, projenin denetiminden sorumlu Mısırlı uzmanlarla bir konsorsiyum oluşturdu. Bir adım sonrasında UNESCO bir komisyon kurarak 18 farklı ülke ve organizasyonun temsilcilerini bir araya getirdi. 1995 yılında başlayan proje tamamlandığında 220 milyon ABD doları harcanmıştı. Kompleks 16 Ekim 2002’de resmî olarak açıldı.
Yeni İskenderiye Kütüphanesi, klasik Arapça, İngilizce ve Fransızca kitaplar içeren üç dilli olacak şekilde tasarlandı. 2010 yılında kütüphane, Fransa Millî Kütüphanesi Bibliothèque nationale de France (BnF)’den 500 bin kitap bağışı aldı. Bu bağış ile, Yeni İskenderiye Kütüphanesi dünyanın en büyük altıncı Frankofon kütüphanesi oldu.
MIMARİ YAKLAŞIM
İnşaat konusunda hedefler şöyle tespit edilmiş: Binanın yükseklik FAR (taban alanı oranı) vb. açısından yerel yönetmeliklere uygunluğu, siteye erişim kolaylığı ve engelli kullanıcının bütün bölümlere erişimi; personelin ve kitapların hareketini en aza indirmek için kompaktlık; bina içinde genişletilebilirlik ve iç esneklik; ofislerde ve okuma alanlarında doğal ışığın sağlanması; konfor, güneş erişiminin, nemin ve gürültünün kontrolü, Mısır, İngiliz ve Amerikan standartlarına uygun yangın önleme tedbirleri; güvenlik ve verimlilik için bütün sistemlerin merkezileştirilmesi, bakım sorunları, enerji verimliliği ve yönetimle ilgili çözümler.
PROJE
Projenin ana yaklaşımı, sudan yükselen, geçmişi temsil eden, geleceğe doğru eğilen, zemin seviyesi bugünü temsil eden bir disk olarak kurgulandı. Disk, dünya alfabelerinden harflerin oyulduğu granit bir duvarla çevrildi. Bina, kütüphane ve planetaryum olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. Bunlar, halka açık plazanın altındaki bodrum seviyesinde mevcut konferans merkezine bağlanırken, üniversite ile Corniche arasındaki plazaya bir yaya köprüsü geçiyor.
Kütüphane, yerin altında dört, üstte yedi olmak üzere on bir kattan oluşuyor. Bina 33 m yüksekliğinde ve site alanı 45 bin m2. Kütüphanenin ana okuma salonu 2000 kişilik, oditoryum 3000 kişilik, planetaryum 99 kişilik kapasiteye sahip.
Kütüphane tasarımına yön veren mimarlık ofisi Snøhetta Arkitektur Landskap arkaplan düşüncesini şöyle açıklıyor: “Proje siyaset, din, kültür ve tarih engellerini aşmalı. Bu zorluğun üstesinden gelmek için, zamanın geçişi ve üzerinde yaşadığımız gezegenle ilişkimiz gibi, insan toplumunu etkileyen temel şartları dikkate alacak güçlü, sembolik bir ikonografi öneriyoruz. Dairesel form, bütün kültürlerde bulunan ve insanların güneşin, ayın ve yıldızların hareketiyle zamanın geçişini ilk kez kavradığı cennete dair nesnelerle ilişki kurduruyor. Bina, zamanın geçişini hissettirmek için yavaşça döndürülmüş bir disk görünümünde. Bina nihayetinde zamanda donmuş bir an olarak hissediliyor.” Kütüphanenin çatısı güneş ışığının, parlama yapmayacak şekilde kullanımı için tasarlandı.
KULLANICI IHTIYAÇLARI
Binanın batı kesimi, ana okuma alanını barındıran diskin doğu kesimi ve kütüphaneye girişi, idari alanı, ihtisas kütüphaneleri, müzeleri ve diğer tesis ve hizmetleri içerecek şekilde düzenlenmiş. Meydan boyunca çemberdeki ‘kesik’, iki ışık kuyusu ile yönetim alanına ışık sağlamak için camla kaplanmış.
Ana okuma alanı, bilginin köklerinden (felsefe, tarih, din ve coğrafya) başlayıp en son teknolojilerle biten, her biri konuya göre kütüphanenin bir bölümünü barındıran sekiz teraslı açık alan. Her okuma alanının arkasına kitap saklama imkanı yerleştirilerek kompaktlık sağlanmış. Okuma odasına giriş, odanın bütün genişliğine bakan teraslar ile biten bir mekan alayı olarak planlanmış. Teraslar, kendi alanlarında çalışan bireyler için okuma alanı ölçeğini bozuyor. Servis bölgesinde ve okuma alanında asansörler bulunurken, dört merdiven bütün katları birbirine bağlıyor. Planetaryum tiyatrosu dışında her yer engelliler için erişilebilir.
Eğimli disk, kütüphaneye “dördüncü piramit” unvanını kazandıran 4000 oyma granit bloğundan oluşan dairesel bir duvarla çevrili. Ana okuma alanı, “geçmişin, bugünün ve geleceğin sembolik olarak tek bir açık alanda birleştiği” özel bir mekan oluşturuyor. Planetaryum, plazanın kenarındaki yaya köprüsünün yanında, Corniche boyunca plazanın ana odağı olan 12 zeytin ağacıyla birlikte, asılı bir küre.
PEYZAJ
Gri granitle kaplı hafif yükseltilmiş açık bir alan içindeki ana meydanda küçük bir oturma yeri var. Bu alan yazın canlı performanslar için açık hava tiyatrosu olarak kullanılıyor. Altında çeşitli açık hava sergilerinin düzenlendiği plazanın batı kısmına barışı simgeleyen 12 zeytin ağacı dikildi. Kütüphaneyi üç taraftan çevreleyen havuz, yansıma yoluyla yer ve gökyüzü arasında bağlantı kurarken, bina ile halk arasında bir sınır görevi de görüyor. Papirüs bitkileri, zeytin ağaçları, doğal bitki örtüsü var. Bölgenin tarımsal geçmişini temsil etmek için havuzun Port Said caddesi boyunca uzanan bölümünde yetiştiriciler istihdam edilmiş durumda.
YAPI
Kütüphanenin altyapısı, projenin en yenilikçi kısmını oluşturuyor. Denize yakın bir alanda binanın 18 m altında yarı yarıya batması ciddi yapısal riskler taşıyordu. Yapılması gereken dairesel diyafram duvar, 160 m çapında ve 35 m yüksekliğiyle dünyanın en büyüğü kabul ediliyor. Dairesel formu bozan mevcut konferans salonunun getirdiği karmaşıklık ve diyafram duvarının uzunluğu boyunca değişen sıcaklık farkları nedeniyle, duvarın tasarımı bilgisayar modelleme ve programlar kullanılarak analiz edildi ve çalışıldı. Şekli bir silindir değil, “torus adı verilen bir kesit” (Snøhetta).
Planetaryum, bir radye temel üzerinde desteklenen diyafram duvarına doğru uzanan çelik bir köprüye bağlanarak sarkan çelik bir yapıya sahip. Kütüphane, 2001 yılında İngiliz Construction News dergisi tarafından düzenlenen İnşaatta Kalite Ödülü, 2002 yılında Amerikan İnşaat Mühendisleri Derneği (ASCE) tarafından düzenlenen Üstün İnşaat Mühendisliği (OCEA) Başarı Ödülü, yine 2002 yılında Afrika ve Ortadoğu Bölgesi için Dünya Mimarlık Ödülü gibi çok sayıda uluslararası ödül aldı.
İKLIMSEL PERFORMANS
Yapının en başarılı özelliklerinden biri de doğal ışığın kullanımı. Ana okuma alanında ışıklar ancak 18:00’den sonra açılıyor. Doğrudan güneş ışığı olmadan maksimum düzeyde doğal ışık sağlamak için çatı panellerinin yönü tasarım aşamasında bilgisayarda dikkatlice çalışılmış. Pencerelerin üzerindeki cam gözleri rahatsız etmeyecek şekilde seçildi. Çevre sokaklarda yüksek düzeyde gürültü var ama bina sese karşı iyi bir şekilde yalıtıldı. Akustiği de çok iyi; beton, alüminyum veya ahşap bütün paneller, içindeki sesi azaltan akustik yuvalara sahiptir.
ÇEVRE ILE ILIŞKI
Proje, sahil boyunca denize doğru açık duruyor. Aynı zamanda arkadaki kentsel çevreye de saygı duyan bir duruşu var. Bununla birlikte, meydanı soluk ve gri renklerden oluşuyor. Bu boğukluğu kırmaya ve ortamı canlandırmaya yönelik renk kullanımlarına ihtiyaç hissediliyor.
ACIL DURUMLAR
Sahil boyunca rüzgar zaman zaman kuvvetli olabiliyor, ancak ana binanın çatısı 16 ° eğimi ile rüzgarı yayıyor ve etkisini kırıyor. Yapının tasarımında deprem riski de göz önünde bulundurulmuş. Kızılötesi tarayıcılar ve duman dedektörleri kullanılıyor. Kütüphanedeki ana okuma alanı 15 dakikada tamamen boşaltılabilecek durumda. Ayrıca, klima fanlarının 5 tanesi, bu tür durumlarda dumanı çekmek için ters dönme özelliğine sahip. Elektrik kesintilerinde, binada acil aydınlatma ve güvenlik erişim sistemi için üç jeneratör ve dokuz UPS sistemi bulunuyor.
YAŞLANMA VE BAKIM SORUNLARI
Binanın yapısal özellikleri 200 yıllık bir kullanım ömrü için tasarlanmış. Yapıdaki çeliğin herhangi bir korozyonla başa çıkabilmesi için katodik koruma ve izleme sistemi devreye sokulmuş. Yeraltı sularının penetrasyonu kontrol altında tutuluyor, su baskını riskine karşı kütüphane duvarının çevresinde su pompaları bulunuyor.
KULLANICI PROFILI Kütüphanenin çalışma saatleri, salı hariç pazar-perşembe, 11:00-19:00 ve cuma ve cumartesi günleri 15:00-19:00 arasında. Başlangıçta, kütüphaneye giriş ücretsizdi, ancak ziyaretçi sayısı o kadar arttı ki (günde 18 bin ziyaretçi), kütüphanenin asıl fonksiyonunu kullanmak isteyenler zarar görmeye başladı. Bundan dolayı girişler ücretlendirildi.
Kullanıcıların çoğunun, İskenderiye Üniversitesi ve yerel okulların öğrencilerinden oluştuğu görülüyor. Diğer kullanıcıları rahatsız etmeyecek şekilde 09:30-11:00 arasında okul gezileri düzenleniyor. Kütüphane kullanıcılarının dışında ziyaretçilerin konferans tesislerini ve araştırma merkezlerini kullanmasına imkan tanınıyor. Her ay seminer, konferans, sergi ve konser gibi ortalama 11 faaliyet düzenleniyor. Yılda 1,5 milyondan fazla ziyaretçi kabul eden komplekste 1100 personel bulunuyor.
İskenderiyeliler Bibliotheca Alexandrina’dan gurur duyuyorlar. Onları çağdaş dünyaya bağlayan modern, güncel bir proje olarak görüyorlar. Komplekste düzenlenen çeşitli konferanslar, bütün şehrin profilini yükselten bölgesel ve uluslararası etki sağlıyor ve ilgi görüyor. Kütüphane, bir bütün olarak ülke için ilerici bir dönüm noktası olarak görülüyor ve Mısır’ı dünyaya açık, modern bir kültürel alışveriş merkezi olarak konumlandırıyor.