Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Abdülmecid Efendi’nin At Resimleri

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Abdülmecid Efendi’nin At Resimleri

https://www.zdergisi.istanbul/makale/abdulmecid-efendinin-at-resimleri-235

Atlar, 1914.

Ressamlığıyla anınan son halîfe Abdülmecid, Sultan Abdülaziz’in ortanca oğlu olarak 1868 yılında doğar. Sanatçı kimliği, kardeşleriyle birlikte Yıldız Sarayı’ndaki Şehzâdegân Mektebi’nde geçirdiği dönemde şekillenir. Babasının resme ilgi duyması ve kendi heykelini yaptırması plastik sanatlara yönelmesinde etkili olur.

Abdülmecid Efendi II. Meşrûtiyet’in îlânından sonra siyâset, toplum ve sanatla daha yoğun ilgilenmeye başlar. Polonyalı ressam Stanislaw Chelebowski, Sanâyi-i Nefîse Mekteb i’nin yağlı boya öğretmeni Salvatore Valeri ve II. Abdülhamid döneminin saray ressamı Fausto Zonaro’dan resim dersleri alır. İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Namık İsmail ve Nazmi Ziya gibi 1914 kuşağı ressamlarıyla yakın ilişkiler kurar ve onlarla birlikte resimler yapar.

At ve seyis, 1911.1910 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin fahrî başkanlığını yapan Abdülmecid Efendi, cemiyetin aylık dergisine yüklü maddî destekte bulunur. Ressamlıktaki başarısı uluslararası çapta yankı bulur: “Târih dersi/Nasîhat” ve “Atlar” adlı tabloları Pierre Loti’nin desteği ile Paris’te 1914 Salonu Sergilerinde sergilenir. İlki 1916 yılında düzenlenen Galatasaray Sergileri’ni de destekler ve resimleri burada yer alır. 1918 yılında ise Türk ressamları tarafından Avrupa’da açılan ilk sergi olan Viyana Sergisi’ne, “Otoportre”, “I. Sultan Selim”, “Sarayda Beethoven” ve “Sarayda Goethe” isimli tablolarıyla katılır.

Târihî temaları, hayvanları, özellikle de atları betimlemeyi seven Abdülmecid Efendi 1914 yılına kadar akademik bir anlayışla çalışmasına rağmen, bu târihten sonraki resimlerinde serbest fırça hareketleriyle empresyonist (izlenimci) sanatçıların üslûbuna yakınlaşmıştır. Ancak konu ve kompozisyon tercihleri empresyonist sanat akımına tam olarak bağlı kalmadığını gösterir. Resimlerinde kendisini göstermeyi, yakın çevresini model olarak kullanmayı sever. Oğlu, kızı, Abdülhak Hamit Tarhan, Necip Asım Efendi gibi birçok kişinin portresini çizmiştir. 1944 yılında Paris’te vefat eden Abdülmecid Efendi tablolarıyla Türk resim târihinde önemli bir iz bırakmıştır.

 

İMPARATORLUĞUN SON ATI

Hükümdarların at üzerinde arz-ı endam etmeleri, halkın önüne atlarıyla çıkmaları Büyük İskender’den beri bir güç, iktidar alâmetiydi. Osmanlı pâdişahları için de durum böyleydi. Aynı Levnî’nin resmettiği gibi, önde sıra sıra dizili yedek atlarla törenlere katılmak Osmanlı’da önemli bir devlet geleneğiydi. Fakat son pâdişahlar, Batılı hükümdarlar gibi, faytonu tercih etmişler, cuma selâmlığına atla çıkma âdetini terk etmişlerdi.

Bu nedenle, garajında otomobili de olan son halîfe Abdülmecid Efendi’nin fırsat buldukça kır donlu Arap atı Hayyam’a binerek İstanbul’da halkın arasına karışması ve halkı selâmlaması mânidardır. Halîfenin eski saltanat alaylarını anımsatan bu atlı gezileri halkı duygusal yönden etkiliyordu. Ancak halkın teveccüh ve tezâhürâtı bir taraftan da beyaz atlı halîfenin eleştiri oklarına uğramasına  sebep oluyordu. Cumhûriyet’in îlânından hemen sonra hilâfetle ilgili tartışılan konuların başında Abdülmecid’in hayattarzı geliyordu. Onun kır atına binerek halkı selâmlaması başlı başına bir soruna dönüşmüştü. Kimileri bu durumu Abdülmecid Efendi’nin hânedânın hâlâ bir güce sâhip olduğunu dosta düşmana gösterme isteğinin bir tezâhürü olarak açıklıyordu. Kimileri ise meseleyi devrik hânedânın son veliahtının, yeni rejimin himâyesinde dünyevî işlerle ilgilenmeyen sorunsuz, sevecen bir halîfe imajı yaratma çabası olarak görüyordu. 

3 Mart 1924’te hilâfet makâmı kaldırıldı. Ertesi gün, karlı bir sabah Abdülecid Efendi Avrupa’ya giden Orient Express’e bindirildiğinde, geçmişin pek çok şâşaalı hâtırası gibi, kır atı Hayyam’ını da arkasında bırakıyordu. Hayyam önce Halkalı Zirâat Mektebi’ne, sonra İnanlı Harası’na gönderildi. Yarış kazanan birçok tayı oldu. Hayyam, İstanbul sokaklarında dolaşan son imparatorluk atıydı.