Z dergisi, Zeytinburnu’na kimlik kazandıran değerlerden yola çıkan ve bu değerlerin kültürümüzde ve insanlık kültüründe tuttuğu yeri farklı yönleriyle işleyen bir kitap-dergi niteliği taşıyor. İlk sayının teması, yurdumuzda tıbbi bitkiler ... Devamını oku
İnsan henüz yeryüzünün yabancısıyken at uzunca bir tecrübeye sahipti. İnsanın onbinlerce yıl sonra yavaş yavaş toprağa kök salması, hareketinin azalması, bir yandan da hayatına ortak edeceği dost canlılar araması onu ... Devamını oku
At (Equus caballus), memeliler sınıfının, Perissodactyla (tek toynaklılar) takımının, Hippomorpha alt takımının, Equidae (atgiller) familyasının, Equus cinsine âit bir türdür. Tek toynaklılar otobur hayvanları barındıran bir takımdır. Bu takımdaki hayvanlar ... Devamını oku
Atların baş ve bacak-larında görünen beyaz lekelere “nişâne” denir. Bu beyaz lekeler kısmî kıl ağarmaları olarak vücutta bulunurlar. Nişâneler iki çeşittir. Başta görülenlerine “akıtma”, bacakta görülenlerine “seki” adı verilir. Akıtmalar ... Devamını oku
Atlar, son derece atletik yapıda hayvanlar olup âdeta koşmak için yaratılmışlardır. Beden ağırlığının yaklaşık %70’ini ön ayaklar taşır. İskelet kaslarının toplam ağırlığı da bütün beden ağırlığının yarısından fazladır. Ön bacaklarda ... Devamını oku
Atlar insanların konuştuğu gibi konuşamazlar. Ama iletişimde mükemmeldirler. Vücut dilleri ve kendilerine has sesleriyle, “sinirim tepemde”, “acıktım” hatta “seni çok seviyorum” diyebilir, düşüncelerini açığa vurabilirler. Ancak atlara mahsus bu dili ... Devamını oku
XIX. yüzyıl sonlarında evrim teorisi dolayısıyla hayvan zekâsı konusuna ilgi artmıştı. 1891’de Berlinli emekli matematik öğretmeni Wilhelm von Osten, atının kâbiliyetlerini meraklı gruplara ücretsiz olarak sergilemeye başladı. Orlov Trotter ırkından ... Devamını oku
Eskiçağ'da atın târihini yazmak, aslında medeniyetin kısa târihini yazmak gibidir. İlk bozkır kavimlerine, bu toplulukların en erken göçlerine, en eski çağların büyük savaşlarına ve daha birçok hâdiseye ışık tutmak mânâsına ... Devamını oku
Eyer ilk defa MÖ VIII. yüzyıl civârında, Avrasya steplerinin çoğunlukla at sırtında yaşayan göçebeleri tarafından geliştirilmiştir (Hasluck, 1972). 1951 yılında Rus arkeolog Sergei Rudenko’nun Sibirya Pazırık’taki Orta Asya göçebelerinin donmuş ... Devamını oku
Gem kelimesinin aslı Farsça “ligâm”dır, “licâm” şeklinde Arapçaya geçmiştir. Şimdiki durumda gemin XVI. yüzyılda dilimize yerleşmiş olduğunu biliyoruz. Gemin Türkiye Türkçesindeki karşılığı “oyan”dır. Oyanın XIV. yüzyıldaki metinlerden başlayarak yaygın şekilde ... Devamını oku
Koşum, hayvanın araba, kağnı gibi taşıtlara ya da saban, pulluk gibi âletlere koşulmasını sağlayan kayış takımıdır. İlk koşum takımlarına MÖ IV. yüzyılda Mezopotamya’da rastlanmaktadır. Târih içinde formu pek değişmemiş olan ... Devamını oku
Saraçlık mesleğinin dünya sahnesine çıkışı atın evcilleştirilmesiyle olmuştur. “Saraç” dilimize Arapçadan geçmiş bir kelime olup “eyerci” anlamına gelmektedir ve çeki veya binek hayvanlarının koşum takımlarının, araç ve gereçlerinin deri malzeme ... Devamını oku
Atların hangi dönemlerde nallanmaya başladıklarına dâir kesin bir hükme rastlamadık. Nalın târihçesinin MÖ II. yüzyıldan öncesine gittiği sanılmayıp ancak kullanılışının Ortaçağ’da yaygınlaştığı biliniyor. “Barcak”, “takağ” gibi sözcükler halk dilinde nal ... Devamını oku
Nalbantlıkla tanışmanız nasıl oldu? Babam İzzet Akbenli 50 yıldır atçılığın içinde olduğu için gözümüzü açtığımızda ilk atı gördük. Meslekle tanışmam ustam da olan babam sâyesindedir. Eğitimime babamın yanında başladım, farklı ... Devamını oku
Türkler, “damga” adını verdikleri boy ve soylarını belirten işâretleri at, sığır, koç-koyun ve keçi gibi eti, sütü ve derisi için besledikleri evcil hayvanların belirli yerlerine vurmuşlardır. DAMGA ADI ÜZERİNE Türkiye ... Devamını oku
Doğal toynak yaklaşımının temelleri yaklaşık 30 yıl önce iki nalbant tarafından atıldı. 1980’lerin ortasında Jaime Jackson ve Gene Ovnicek bağımsız bir şekilde yabanî atlar üzerinde bir sâha çalışması gerçekleştirdiler. Yabanî ... Devamını oku
Ana yurtları Orta-Asya olan Türklerin eski inançlarına göre kâinâtı yaratan her şeyin hâkimi ilâhî güç Tengere Kayra Han’dır. Bundan başka diğer kutsal güçler de vardır. Denizler hâkimi Yayık Han, gökler ... Devamını oku
At cini tasvîri Bezeklik’teki bir Uygur duvar resminde, 12 devirli hayvan takvîminin insan biçimli sembolleri arasında görülür. Türk-Çin yıldız figürlerinin geniş kollu kıyâfetini giymiş, elinde Uygur harfleriyle Türkçe adı yazılı ... Devamını oku
Çinliler, Türklerden söz ederken, “Hayatları atlarına bağlıdır.” derler.1 Çok erken devirlerde atı evcilleştiren Türkler atın etinden, sütünden ve gücünden (savaş, avlanma, göç), hatta tedâvi için yine etinden2 yararlanmışlardır. Çin kaynaklarında ... Devamını oku
Antik Yunan mitolojisinde İda/Kaz dağında çoban Paris’in hakem olduğu bir güzellik yarışmasından bahsedilir. Adaylar, Zeus’un kıskançlığıyla meşhur karısı gök tanrıçası Hera, savaş tanrıçası ve şehirlerin koruyucusu Athena ve aşk/güzellik tanrıçası ... Devamını oku
Trakların, adını verdikleri Trakya bölgesine MÖ 1200’lerde ve belki de biraz daha erken dönemde yerleştikleri tahmin edilmektedir. Traklar, bugünkü Trakya, Bulgaristan ve kuzey Yunanistan’da yaşamış Hint-Avrupa kökenli bir halktır. Yazı ... Devamını oku
ALEXANDREIA TROAS; Troas bölgesinin batısında, Ege denizi kıyısında, Tenedos’un (Bozcaada) hemen karşısında bulunan ve Dalyan köyünden îtibâren Körüktaşı (Fıranlı) köyüne kadar kalıntılarına rastlanan bu kent, MÖ 400 yıllarında “Sigia” adlı ... Devamını oku
Henüz at koşum takımlarının îcat edilmediği üst paleolitik çağda, çıplak vahşî atların ilk izlerinin Avrupa’da, özellikle Chauvet, Lascaux (Fransa) ve Altamira (İspanya) mağaralarında görülmüş olması hâlâ şaşırtıcılığını korumaktadır. Çünkü böylesine ... Devamını oku
Mitos (mythos), yaygın bilinen anlamıyla, tanrıların, doğa üstü varlıkların ve kahramanların hikâyelerini anlatan, bu yolla bir yaratılışı veya kökeni bildiren öykülerin genel adıdır. Anlaşıldığı kadarıyla ilk kez Antik Yunan dünyâsında ... Devamını oku
Hıristiyanlıkta hayvanların sembol olarak kullanımı hem Yeni Ahit (İncil olarak da bilinir) içinde hem de çeşitli tasvirlerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bir kuzudan bahsedildiğinde bunun Mesih İsa olduğu kolayca anlaşılabilir. Ancak ... Devamını oku
Her zaman binilen atın birdenbire huysuzlanıp âdeta kudurmuş gibi davranması ve sâhibini yanına yaklaştırmaması olayı, kötü bir alâmet olarak yorumlanmıştır. Bu gibi olayların geleceğe âit belirtiler olarak görülmesi çok eski ... Devamını oku
Piyâdeyi gözden düşüren en önemli gelişme MS 378 yılında Edirne (Adrianopolis) savaşıyla vukû buldu. Bu yenilgi Roma imparatorluğunun sonunu hazırlamıştır Savaş taktikleri, zaman içinde büyük değişim gösterdi. Tekniğin gelişmesiyle birlikte ... Devamını oku
Avrasya bozkırlarındaki Türk kökenli halklar dünyâda at ile en iyi bütünleşen insan topluluğudur. Atı ilk defa kimin evcilleştirip binek hayvanı olarak kullandığı uzun süre tartışılsa da bunun Türklerin ataları tarafından ... Devamını oku
Tarih boyunca bütün milletler kendilerini diğer topluluklardan farklı kılan özelliklere sâhip çıktıkları nispette varlık gösterebilmişlerdir. Irkî ve antropolojik özellikler, hayat tarzları, dînî inanış ve yaşayışlar, eğlence ve törenler, kullanılan kap ... Devamını oku
Atların evcilleştirilmesi, bu hayvanların târihinde herhalde en trajik kırılma noktasıdır. İnsanlar vahşî sürüler içinden genellikle tayları seçip yakalayarak kendilerine alıştırmış, daha sonra onları eğitip üreterek büyük at sürüleri oluşturmuşlardır. Bu ... Devamını oku
Türk bozkır coğrafyasının üç bin yıllık yegâne kalıcı izlerini oluşturan kurgan kültürünün kaynaklarını bugün zengin bir şekilde Volga ve Ural nehirlerinin arasındaki geniş sâhada yayılmış durumda bulabilmekteyiz. Tepecik şeklindeki yükseltilerden ... Devamını oku
Atın ölüm kültü içinde yer alması, insanın hayâtına dâhil olması ile ilgilidir. Bunun ne zaman ve nerede olduğu ise bilim insanları arasında tartışılmaktadır. Kimine göre bu, Türkiye toprakları içinde Anadolu’da ... Devamını oku
Tarihi kaynaklar bize gösterir ki bozkır Türk’ü için at daimâ şerefi temsil eder. Kahramanlığın ve üstünlüğün bir remzidir. Atsızlık ise zayıflığın ve mağlûpluğun bir ifâdesi olmuştur. Geçmişte bir alpın mezarı ... Devamını oku
İslâmî kaynaklarda “isrâ” ve “mîraç” diye adlandırılan gece yolculuğu hadislere göre Burak denilen binekle gerçekleşmiştir. Kaynaklar bu bineğin katırla eşek arası bir yapıya sâhip bulunduğunu, beyaz renkli ve çok süratli ... Devamını oku
Rusya sınırları içinde, güneyde Moğolistan’a komşu özerk Tuva Cumhûriyeti’nde 300 bine yakın Tuvalı Türk yaşamaktadır. Tuvalar uzun süre Çin ve Sovyet Rusya işgâli altında yaşamalarına rağmen binlerce yıllık geleneklerini, kültürlerini ... Devamını oku
Manas destânının “Kanıkeydin Taytoru Cabışı” bölümü belki de dünya edebiyâtının en dramatik sahnelerinden biridir. Kahraman Manas, düşmanı Konkurbayev tarafından öldürüldükten sonra Manas’ın atalaşları, yâni aynı babadan olan kardeşleri isyan ederler ... Devamını oku
Kımız, Orta Asya’da yaşayan Türk boylarının hepsinde içilen ve geçmişi târihimizle başlayan, Türk’ün millî ve ortak içkisidir. Kımızı içki olarak Ziya Gökalp şöyle târif etmiştir: “Atamın içkisi köpüklü kımız, içme ... Devamını oku
Çoğumuz için at, neredeyse savaşla özdeşleşmiştir. At üzerinde son sürat ilerleyen askerler, okçular; toz duman içinde dehşet veren sahneler… Hepimiz bu görüntülere âşinâyızdır. Fakat atın Çin’de bir “savaş aracı” olarak ... Devamını oku
Her Türk savaşçısı ata binmeyi ve at sırtında ok atmayı daha çocukluk çağındayken öğrenir. Çocuklara ilk at binme eğitimi, koyunların sırtına bindirilerek verilir. Arap edebiyâtının en büyük yazarlarından ve Mu’tezile ... Devamını oku
Kültür mîrâsımızın önemli eserlerinden bir kısmını evcil hayvanlar üzerine yazılmış kitaplar oluşturmaktadır. Türklerin elinden çıkan ilk bilimsel eserler Uygurlar döneminde yazılmıştır. Ancak bu dönemde evcil hayvanlara yönelik eserlerin yazılıp yazılmadığını ... Devamını oku
Japonya genelinde, halk hâfızasının sağlam bir parçasını oluşturan bir inanış, atı denizin ve dünyânın derinliklerinden çıkmış bir varlık olarak nitelendirir. Bu efsânevî varlık tıpkı damarlara pompalanan kan gibi, eşkin bir ... Devamını oku
Yaban atları Orta Asya’nın bozkırlarında 160 bin yıldan uzun bir zamandan beri dört nala koşuyor. Yollarının Rus ve Avrupalı kâşiflerle kesişmesinin üzerinden daha bir asır bile geçmemişti ki Moğolcada “takhi” ... Devamını oku
Günümüzden 40 bin ilâ 25 bin yıl önce, daha Sibirya’yı Alaska’dan ayıran Bering boğazı oluşmamışken Orta Asya’dan kuzeye doğru hareketlen insan toplulukları Alaska ve Kanada buzullarını aşarak Kuzey Amerika’ya kadar ... Devamını oku
Günümüzde oryantal kökenli Arap atları, Arap yarımadasında bulunan ve günümüzden yaklaşık 4500 yıl öncesinin mağara resimlerindeki at figürleriyle aynıdır. Benzer fizikî yapıdaki at figürlerine bütün Anadolu, Kafkaslar ve Mezopotamya’daki mağaralarda ... Devamını oku
At cinsleri arasında İngiliz saf kan atı kadar saf kan niteliğiyle yeryüzünün en ücrâ köşelerine kadar yayılmış ve varlığı heyecan uyandıran pek az at vardır. At yarışları, ata ilk kez ... Devamını oku
İngiliz saf kan atı (thoroughbred) ile ilgili daha çok şey öğrenmek ister misiniz? İşte İngiliz saf kan atıyla ilgili enteresan bilgiler: Hem dişi hem de erkek taylar yarış için elverişlidir. ... Devamını oku
Ertuğrul Güleç’in Türk At Irkları adlı kitabı, soyu tükenmiş “Türk atı” hakkında bir kaynak eser niteliğindedir. Kitabın kaynakçasının da söz konusu sahâyla ilgili geniş bir literatüre yer vermesi nedeniyle bibliyografya ... Devamını oku
Tarih boyunca birçok göç alıp göç vermiş Anadolu’da, ortak karakter taşımakla birlikte kesin morfolojik ırk özelliklerine sâhip at tiplerini bulmak zor, tam belirgin, sıralanmış tiplerden dahi söz etmek çoğu zaman ... Devamını oku
AF BUYURUN, EŞEK1 Arkeolojik çalışmaların yetersizliğinden ötürü verilerin ölük ışığı altında görebildiğimiz oranda şunu söyleyebiliyoruz: Dünyânın en eski eşekleri Afrikalıdır ve Asya’da yarı eşekler yaşamıştır. Dünyânın başka bir yerinde, bir ... Devamını oku
Yılkıya çıkarılan atın açlık ve susuzluktan, kar ve soğuktan veya kurt saldırısından gelecek baharı görememe ihtimâli büyüktür. Abbas Sayar, Yılkı Atı adlı romanında Orta Anadolu’da sâhipleri tarafından terk edilmiş atların ... Devamını oku
İslâm dünyâsında Abbâsîler döneminden îtibâren Türklerden oluşan süvâri birliklerinin kurulmasıyla birlikte at ve atçılığa dâir eserler iki grupta kaleme alınmış, at hastalık ve tedâvilerine dâir konular “baytarnâme”; binicilik, okçuluk, silâhşorluk ... Devamını oku
Atlar, gerek anatomik gerek duygusal bakımdan çok özel hayvanlardır. Boy ve ağırlıklarına göre, büyük hayvanlar sınıfına dâhildirler. Buna rağmen sıçrama, koşma gibi aktiviteleri çok rahat ve hızlı şekilde yapabilirler. Kâbiliyetleri ... Devamını oku
İnsanlık târihinde en eski mesleklerden biri olarak kabul edilen veteriner hekimlik, hayvanların yetiştirilip ıslâh edilmesinden ve üretiminden, hayvan hastalıklarının sağaltımından, hayvan ve hayvansal ürünlerin sağlıklı bir şekilde insan tüketimine sunulmasından ... Devamını oku
Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum saygıdeğer hocam Prof. Dr. Akın Finci, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezûnu olup (1957) benim de mezun olduğum İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin kurucu öğretim üyelerinden biridir.Hem Ankara’da ... Devamını oku
Son yıllarda ülkemizin Türk atçılığına verdiği önem büyük yatırımlarla kendini gösteriyor. 2015 yılında Kocaeli’nde yapılan toplu açılışla 11 at hastânesi birden hizmete girdi. Bunlardan 8’i hipodromlarda, 3’ü ise haralarda faâliyetini ... Devamını oku
Makinelerin buhar ve petrol gibi enerji üretim kaynakları ile kullanılmasının hayâtın her safhasına yayılmasından önceki uzun asırlar boyunca beden gücü, iş üretiminde birinci sırada yer alırdı. Bu nedenle, tabiî bakımdan ... Devamını oku
Arabayı “bir hayvan koşma kültürü” olarak betimleyebiliriz. Atın ehlîleştirilmesi, bir zaman sonra atla birlikte arabanın da kullanılmasını sağlamıştır. Bu gelişme dünya üzerindeki toplumların birbirlerini tanımalarını ve kültür alışverişi içinde olmalarını ... Devamını oku
Motorlu taşıtlar öncesinde kara üzerindeki en hızlı binek olan at, Osmanlılarda savaşlardaki kullanımın yanı sıra resmî ulaşım ve haberleşmenin de aslî vâsıtasıydı. Osmanlı devletinde, merkez ve taşra idârecileri tarafından karşılıklı ... Devamını oku
Peyami Safa’nın kaleme aldığı tek târihî roman özelliği taşıyan Attila, II. Theodosius’un emriyle İstanbul’dan yola çıkan heyetin yolculuğu ile başlar. Attila ile görüşmek için Hun coğrafyasına giden bu heyetteki isimlerden ... Devamını oku
Atlar, yüzyıllar boyunca insanlığın hizmetine koşulu olarak hayâtî ihtiyâçlara cevap vermiştir. Farklı coğrâfî koşullara uyum sağlamakta zorlanmayan atların çoğu kez iklim engellerini aştıkları görülse de, bâzı zorunlu hâllerde insanlar alternatif ... Devamını oku
IX. yüzyıla kadar at çok hızlı bir binek ve taşıma aracıdır.1 Diğer taraftan at gündelik hayatta insanların vazgeçilmez yoldaşıydı. Bütün bu özellikleri dolayısıyla maddî değeri yüksekti. Maddî değerinin yüksekliği de ... Devamını oku
Arap atı Doğu’nun bütün destan ve geleneklerinde önemli bir rol oynar. İstanbul’daki at paza-rını ilk ziyâretimde hayâlimde Lady Anne Blunt1 ve eşinin kalbini çoşturacak saf kanlar vardı; ama hayâtımın en ... Devamını oku
Halk, ülke, devlet anlamına gelen, Türkçe el (il) isim kökünden türeyen “elçi” (ilçi) kelimesi “bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse” veya “bir uzlaşma sağlamak, bir iş bitirmek ... Devamını oku
İslam’ın ilk dönemlerinden bu yana, Güney Arabistan’da atlara ve binicilere hep fazlasıyla değer verilmiştir. X. yüzyılda bir coğrafya kitabı olan Sıfatu Cezîreti’l-Arab’da el Hemdânî, sabırlı ve güzel olarak tanımladığı “Ansiyya”, ... Devamını oku
Türk hükümdarlar dostluklarını tâzelemek veya kudret ve nüfuzlarını göstermek için kıymetli atlar hediye etmiştir. At, maddî ve askerî kudreti dışında edebiyâtın, sanatın âdet ve an’anelerin teşekkülünde de yer tutmuştur. Yuğlarda, ... Devamını oku
Türklerin Orta Asya’dan Ön Asya’ya doğru ilerleyişleriyle birlikte her defasında yeniden şekillenen teşkîlât yapısı, Orta Asya’dan intikal eden pek çok kavramın zaman içinde unutulmaya yüz tutmasına sebebiyet vermişse de at ... Devamını oku
XVII. yüzyılın meşhur dîvan şâirlerinden Nef‘î’nin Kasîde-i Rahşiyye’sinde anlattığı, IV. Murad’ın, ankâ gibi göklerde dolaşan, ateş gibi parlayan ve bir put gibi güzel sevgiliye benzeyen atları Topkapı Sarayı’nın has ahırlarında ... Devamını oku
Atlara olan tutkusuyla bilinen II. Abdülhamid, Sultan Abdülmecid’in ikinci şehzâdesiydi. Abdülmecid’in genç yaşta vefâtı üzerine tahta amcası Abdülaziz geçince ağabeyi birinci veliaht konumuna yükseldi. Bu durum Abdülhamid’i sarayın dışında bir ... Devamını oku
Türk at kültürünün en şık örneklerinden biri olan Ahır Köşkü, yapımı 21 Nisan 1865 târihinde tamamlanan Beylerbeyi Sarayı’nın dördüncü setinde boğaza nâzır inşâ edilmiştir. At üzerinde heykeli olan tek Osmanlı ... Devamını oku
Geçmişte, nalbantlık fevkâlade ciddî bir zanaatkârlıktı. Atın dışında, katıra ve eşeğe de, hatta bâzen kağnı çeken öküze bile nal çakılırdı. Nalın çakıldığı tırnağın yapısı, atın ayak dengesi, tırnakta oluşmuş hastalıkların ... Devamını oku
Milli Mücâdele’nin başlangıç safhasında özellikle Yunan birlikleriyle girilen çatışmalarda önemli başarılar elde eden Çerkez Ethem’in sonraki yıllarda Millî Mücâdele’ye ve kadrosuna karşı değişen tutumu Cumhurbaşkanlığı Muhâfız Alayı’nın kurulmasında önemli rol ... Devamını oku
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nce Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü bünyesinde kurulan Atlı Birlik Grup Amirliği’ne bağlı atlı polisler, 2018 yılı sonu îtibâriyle göreve başladı. İlk olarak Sultanahmet’te târihî “At meydanı”nda ve Taksim ... Devamını oku
Kuzey Avrasya’nın geniş bozkırlarında doğan ve atı sosyal, ekonomik, siyâsî, askerî ve dinsel KUZEY Avrasya’nın geniş bozkırlarında doğan ve atı sosyal, ekonomik, siyâsî, askerî ve dinsel hayâtın vazgeçilmez unsuru yapan ... Devamını oku
Cündîler at üstünde mahâret isteyen hamleleri kolayca yapabilen silâhşorlardı. Dolu dizgin koşan atla giderlerken başın üzerindeki bir nesneyi okla vurur, atlarının dizginlerini, eyerlerini koşu esnâsında değiştirir, hatta koşar hâlde atlarını ... Devamını oku
Değnek (cop), cirit atları kullanılarak oynanan bir tür şenlik oyunudur. Kaynaklarda Mısır odunu, Mısır ciridi ya da değnek aşırma oyunu olarak da geçer. Anadolu’da genellikle düğünlerde davul zurna eşliğinde oynanan ... Devamını oku
Çevgan, Azerbaycan, İran, Irak ve Orta Asya’nın güney bölgelerinde çok sevilen ve son formunu MS binli yıllarda almış bir atlı takım oyunudur. Bâzı târihî kaynaklarda XII. yüzyılın ortalarında Bağdat’ta çevgân ... Devamını oku
Etnospor, geleneksel spor dallarına verilen genel bir addır. Önderliğini Türkiye ve Kırgızistan’ın yaptığı Dünya Etnospor Konfederasyonu, geleneksel spor dallarının dünya genelinde tanıtılmasını, profesyonelleşmesini ve olimpiyatlar kapsamında temsil edilmesini amaçlayan çalışma ... Devamını oku
Karakum çölünün ağır koşulları bütün canlıları olduğu gibi atları da dayanıklı olmaya zorlar. Ahal-tekeler bir şey yiyip içmeden 500 km yol alabilirler. Bir Türkmen atı olan Ahal-teke, 3 bin yıl ... Devamını oku
İspanya’nın başkenti Madrid’e 100 km uzaklıktaki San Bartolomé de Pinares köyü her yıl ocak ayında dünyânın en coşkulu festivallerinden birine ev sâhipliği yapıyor: Las Luminarias. Festival Hıristiyanlarca hayvanların koruyucu azîzi ... Devamını oku
Viyana'daki İspanyol Binicilik Okulu (Spanische Hofreitschule), dünyânın en eski ve hâlâ faâliyet hâlindeki tek kraliyet binicilik okuludur. Her yıl yerli yabancı 300 bini aşkın turist, burada düzenlenen atlı gösterileri izleyebilmek ... Devamını oku
Atlarla aranızın iyi olmasını istiyorsanız bir ritüel önerebilirim. John Reibetanz’ın Binici Sam Appleby şiirinde târif ettiği bir ritüel bu: Shecky’nin söylediği gibi, yumuşak otlu bağayı Kurusun diye çakal eriği ağacına ... Devamını oku
İrlanda’da restore edilen evlerin zemîninde at kafatasına rastlamak olağan bir durum. Bu ürpertici tesâdüf ilk olarak bir kurban ritüeli ihtimâlini akla getirse de aslında durum öyle değil. Kafatasının orada bulunmasının ... Devamını oku
İmparatorluğun parlak dönemlerinde ordunun vurucu gücünü oluşturan sipâhînin atçılığımızı olumlu yönde etkilediği kesindir. Tımarlı sipâhî uygulaması halkın ülke atçılığına dinamik biçimde katılımını sağlamıştır. Atçılığın ileri düzeyde ve kusursuz bir yapıda ... Devamını oku
Yaklaşık 50 milyon yıl öncesinin atı nasıl bir evrim geçirmiş ve ne zaman yarışabilecek yapıya kavuşmuştur? At-insan etkileşimi hangi aşamalardan geçerek günümüzdeki biçimini almıştır? Bu sorulara bulunan yanıtlar at yarışlarıyla ... Devamını oku
İstanbul Veliefendi Hipodromu İstanbul Veliefendi Hipodromu 596 dönüm arâzi üzerine kurulu olup bu alan içinde 2020 m uzunluğunda, 27-36 m eninde çim; 1870 m uzunluğunda, 175-19 m eninde kum (sentetik) ... Devamını oku
At yarışı, belirlenmiş kurallarla düzenlenen iki ya da daha fazla sayıda binicili atın katıldığı bir sportif olgudur. Atın evcilleştirildiği çağlardan beri, hangi atın daha hızlı olduğunu belirlemek amacıyla yapılır ve ... Devamını oku
At yarışı insanoğlunun en eski eğlencelerinden biridir. Tüm canlılar arasında rekâbetten en fazla haz duyan bu iki tür, bin yıllar boyu birlikte yekvücut yarışmanın keyfini yaşamış, izleyenlere de birebir yaşatmıştır. ... Devamını oku
Yarış atlarının sağlığı Levanteler tarafından 1850’li yıllarda İzmir’de başlatılan Smyrna Race Club yarışları İngiltere’deki kurallarla koşuldu. Jokeyler, yurt dışında olduğu gibi, ekürilerin (at sâhiplerinin) belirlediği formaları giyiyorlardı. 1927 yılında başlayan ... Devamını oku
Atla ilk tanışmanız nasıl oldu? Biz zâten atların içinden geldik. Babam da jokeydi. ileden atçıyız. Ankara doğumluyum. Oradan Osmaniye’ye gitmişiz. Osmaniye’de ilkokul okurken at binmeye başladım. Onüç yaşında da Türkiye’de ... Devamını oku
İki yaşındaki atların iskelet sistemi henüz gelişimini tamamlamamıştır ve yarış dünyâsının ağır çalışma koşullarına ve stresine dayanıklı değildir. Yaralanma riskleri vardır. Fakat pek çok at sâhibi atı iki yaşına gelince ... Devamını oku
SÜLEYMAN AKDI “Biz bindiğimiz atların dedesine, nenesine, annesine de binmişizdir. Bütün sülâlenin neden hoşlandığını neden hoşlanmadığını biliriz. Atı hissetmeli. İnsanlar gibi atlar da çeşit çeşittir. Bâzısı yumuşaktır, sevilmekten çok hoşlanır. ... Devamını oku
Atçılıkta antrenörlük nedir? Yarış atı antrenörü ne iş yapar? Antrenör bir atın bakım, beslenme, idman programlarını ayarlayan, onu yarış hayâtına hazırlayan kişidir. Aynı bir sporcunun antrenörlüğünü yapmak gibi. Yarış atı ... Devamını oku
Kendinizi biraz tanıtırmısınız ? Bu işi ne zamandan beri yapıyorsunuz ? Bu işte yaklaşık onbeş sene oldu. Diyarbakırlıyım. Orada çiftçilikle uğraşırdık. 1989’da İstanbul’a geldim, beş ay aprantilik yaptım. Boyunuz da ... Devamını oku
At tutkunuzun ve bu alandaki sayısız başarılarınızın çocukluğunuza dayanan bir alt yapısı varmı, öncelikle bunu merak ediyorum. Evet, var. Baba tarafım Denizli Çivrilli. O bölgedeki evlerde genellikle tarla tapan işleri ... Devamını oku
Atçılık son yıllarda ülkemizde gelişmektedir. Dünyânın birçok yerinde olduğu gibi, Türkiye’de de at yarışları sektörü atçılığın içinde geniş yer kaplamaktadır. Bu durum, öncelikli olarak yarış atlarının yetiştirilmeleri ve eğitilmeleri husûsunda ... Devamını oku
Binicilik sporu ülkemizde engel atlama, at terbiyesi (dresaj), atlı dayanıklılık, pony ve üç günlük yarışma olmak üzere 5 ana disiplin çerçevesinde yapılmaktadır. Bu disiplinlerde; yıldızlar, gençler, genç yetişkinler, kadınlar ve ... Devamını oku
Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu tarafa Türk atçılığına gösterilen önem, jokey yetiştirme girişimleriyle de kendisini göstermiştir. 1925 yılında İstanbul at yarışlarını tertip eden eden heyetin içinde yer alan Dr. Çiki’nin gayretleriyle ... Devamını oku
Türkiye Jokey Kulübü’nün en önemli sosyal sorumluluk projelerinden biri olarak hayâta geçirdiği Atla Terapi merkezleri, birçok hipodromda, İstanbul’da da Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi bünyesinde ücretsiz hizmet vermektedir. Bu merkezlerde, ... Devamını oku
Yunanca “hippos’’ kelimesi at anlamına gelir. Bu kavramın terapi ile birleşiminden oluşan “hippoterapi” ise fiziksel, zihinsel veya duygusal bozukluğu olan hasta gruplarında atın ritmik, tekrarlayıcı, çok boyutlu hareketlerinden ve vücut ... Devamını oku
Günümüzde Kapadokya denince Nevşehir ili civârındaki Göreme ve Ürgüp yöreleri ve peribacaları ile sınırlı turistik bir bölge akla gelir. Oysa Eskiçağ’da Anadolu’nun önemli bir bölgesi olan Kapadokya, yarım adanın ortasında, ... Devamını oku
Ardahan ve Kars illeri sınırları içinde yer alan ve 123 km2’lik bir alana yayılan Çıldır gölü bölgenin en büyük tatlı su kaynağıdır. Göl yılın her mevsimi, bilhassa kış aylarında muhteşem ... Devamını oku
Çin kaynaklarına göre atlı araba MÖ 2 binli yıllarda Türkler tarafından kullanılıyordu. Binlerce yıldır insanoğlu at arabaları sâyesinde kıtalar arası büyük göçler gerçekleştirdi. Arabalar medeniyetlerin kurulmasında, kültürün taşınmasında bir vâsıta ... Devamını oku
Motorlu taşıtlar yaygınlaşıncaya dek, bütün dünyâda olduğu gibi, ülkemizde ve şehrimiz İstanbul’da ulaşım hayvanlarla sağlandı. Asırlar boyunca ulaşım araçlarının yükünü çoğunlukla atlar çekti. At arabaları günümüzden yaklaşık 5 bin yıl ... Devamını oku
Aman, hiç tramvayla falan vakit kaybetmeyelim, hem yolda üstümüz başımız da kirlenecek kalabalıkta. Malta’dan bir faytona binelim de aşağıya iniverelim. Çocukluğumu geçirdiğim altmışların sonu, yetmişlerin başlarında ne vakit Eminönü tarafına ... Devamını oku
Rüzgar adaya 3 aylıkken geldi ilk kez. Çamların altındaki bahçemizde, huzur içinde birkaç gün geçirdi. Kendisiyle, çevresiyle ve dünyâyla barışık bir çocuk olacağı belliydi. Meraklı gözlerle inceledi çevreyi. Kedileri, martıları. ... Devamını oku
Oyuncaklar târih boyunca hem çocuklar hem yetişkinler tarafından kullanılmış olup eğlence ve öğrenme amacıyla tasarlanmış oyun araçlarıdır. En eski oyuncaklar ağaç, taş, çamur gibi malzemelerden yapılmıştır. Arkeolojik bulgular târihteki ilk ... Devamını oku
Akşam ezânından sonra eve geç dönen çocukların akşam yemeğinden önce tatlı sert bir anne zılgıtı yemesi çocukluğun şânındandır. Her şeyi oyunlardan öğrendik biz. Evcilik oynarken yuvanın ne demek olduğunu, sırt ... Devamını oku
Dünyânın en büyük satranç koleksiyonunun sâhibi ve Gökyay Vakfı Satranç Müzesi'nin kurucususunuz. Bu serüvene nasıl başladınız? Babam cebir-geometri öğretmeni ve çok iyi bir satranç oyuncusu idi. Onun yönlendirmesi ile satrançla ... Devamını oku
Venedik denince akla lagün, gondollar ve San Marko meydanı gelir. Kartpostallarda güvercinlerin göğe yükselişleri ile özdeşleşen meydandaki belirgin eserler arasında ise dört at heykeli bütün ihtişâmı ile göze çarpar. Bu ... Devamını oku
Atlı Köşk adıyla bilinen Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) Atlı Köşk, Boğaziçi’nin en eski yerleşimlerinden Emirgan’da Sakıp Sabancı caddesi üzerinde yer alır. Müze, hat ve resim koleksiyonlarının sergilendiği köşk ... Devamını oku
İlhamı doğadan malzemesi hurdadan olan bir heykel sanatçısı Cem Özkan...Duygularını ve hayal gücünü hurdacılardan temin ettiği malzemelere yansıtıyor ve kaynak makinesiyle ortaya hayranlık uyandıran heykeller çıkarıyor. Hikâyesine kısaca değinirsek 1993 ... Devamını oku
İslam sanatında minyatüre tasvir, minyatür yapan sanatçılara da musavvir veya nakkaş denilmiştir. Nakkaşların birlikte çalıştıkları atölyeye de nakkaşhâne adı verilmiştir. Nakkaşın görevi, minyatür aracılığıyla metinde anlatılanları açıklayıcı veya destekleyici bir ... Devamını oku
Çizimleriyle günümüz sanatçılarını dahi etkileyen Mehmed Siyah Kalem’in gerçek kimliği meçhuldür. Siyah Kalem’in miyatürleri Fatih Albümü olarak adlandırılan ve hâlen Topkapı Sarayı Müzesi Hazîne Kitaplığı’nda muhâfaza edilen dört albüm içinde ... Devamını oku
Ressamlığıyla anınan son halîfe Abdülmecid, Sultan Abdülaziz’in ortanca oğlu olarak 1868 yılında doğar. Sanatçı kimliği, kardeşleriyle birlikte Yıldız Sarayı’ndaki Şehzâdegân Mektebi’nde geçirdiği dönemde şekillenir. Babasının resme ilgi duyması ve kendi ... Devamını oku
Türk sanatçılar arasında, at resimleriyle özdeşleşen isimlerin başında Süleyman Saim Tekcan gelir ve uluslararası özgün baskı alanında sanatçı ve eğitimci olarak haklı bir üne sâhiptir. Tekcan’ın sanata olan ilgisi, çocukluğunda ... Devamını oku
Fotoğraf büyülü bir kelime. Îcâdından günümüze, onca teknolojik gelişme yaşanmasına karşın popülerliğini hiç kaybetmedi. Hatta sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla insanların fotoğrafçılığa olan ilgisi daha da arttı. Günümüzde doğadan endüstriye fotoğraf ilgisi ... Devamını oku
XIX. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, tırıs giden ve dört nala koşan bir atın bütün ayaklarının yerden kesildiği anın görüntülenebilmesi henüz mümkün değildir.Kaliforniya vâlisi (daha sonra Stanford Üniversitesinin kurucusu) Leland Stanford’a ... Devamını oku
Tarihten günümüze zulme boyun eğmemiş, haksızlık karşısında direnişiyle anıtlaşmış birçok kadın vardır. Bu kadınlardan bâzıları destansı hikâyeleriyle bir millî kahramân, bir azîze kabul edilmiştir. İşte onlardan biri... XI. yüzyıl İngiltere’sinde ... Devamını oku
İslâmî rüyâ tâbiri külliyâtına bakıldığında atın, olumlu olduğu kadar olumsuz anlamlar verilerek de yorumlanan bir rüyâ öğesi olduğu görülür. Söz konusu tâbirler, rüyâsında at gören kişilerin düşmanlarına gâlip gelecekleri; bol ... Devamını oku
Dört ayaklıların (çaharpâyân) hiçbiri attan daha iyi değildir. O bütün ot yiyenlerin şâhıdır. Rubâîleriyle meşhur Ömer Hayyâm’ın, döneminin en önemli matematik, astronomi ve felsefe âlimlerinden biri olduğu ve Selçuklular dönemi ... Devamını oku
Medeniyet târihi içinde mühim bir yerde konumlanan at, sosyal hayâtın hemen her türlü öğesini bünyesinde barındıran klasik Türk edebiyâtında da önemi doğrultusunda yer bulmuş, bu edebiyâta mensup şâirlerce çeşitli özellikleri ... Devamını oku
Don Quijote’siz bir Rocinante, Rocinante’siz bir Don Quijote düşünülemez. deta birlikte bir Kentauros, yarı at-yarı insan bir mitolojik varlık gibidirler. Dünyânın en çok okunan, en çok dile çevrilen kurgu eseri ... Devamını oku
Nietzsche, kırbaçlanan atın çektiği acının aynısını çekiyor, yoksa bu üst perdeden bir merhamet duyma değil, merhamet duymak için merhamet duyulandan serinkanlı bir mesâfede bulunmak gerekir. Oysa Nietzsche, kırbaçlanan atla özdeşleşmiştir ... Devamını oku
“Hiçbir kederim, derdim, insandan ve cemiyetten küskünlüğüm olmamıştır ki, atıma binip şehir dışına çıktığım zaman tesellisine kavuşmuş olmayayım.” Türkçeyi bir kalıba dökecek olsanız bütün asâleti, sâdeliği ve kıvraklığıyla soylu bir ... Devamını oku
Feyzi Halıcı, yazar dostu Abbas Sayar’ın vefâtı üzerine yazdığı bir dörtlükte şöyle der: Candan gökburcuna bir yıldız kayar Yetenekli, güçlü, yirmidört ayar. “Yılkı Atı”na yükledi ışkını, Sonsuzluğu muştular Abbas Sayar.1 ... Devamını oku
Ahmet Hamdi Tanpınar, öteden beri onun bir nevi poetikası kabul edilen Antalyalı Genç Kıza Mektup’ta, şiir anlayışını, şiirinin yapısal özelliklerini, “şiir hâli” diye târif ettiği duyguyu ve bir şâir olarak ... Devamını oku
Osmanlı minyatürlerindeki atlara dikkatle bakıldığında yeryüzünden çok gökyüzüne doğrudur hareketleri. Yeryüzünde bir “zillullah” olarak bulunan pâdişahlara yakışır bir hamledir elbette bu. Henüz makinelerin çağ kaslarına bürünmediği zamanlarda insan aklı kaslarını ... Devamını oku
Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında doğa ile mücâdele içinde geçen zor bir hayat vardır. Rusların step dediği, Türk boylarının göçebe bir hayat yaşadığı bozkırlarda târih boyunca yaşananlar, efsâneden farksızdır. Bozkırın ... Devamını oku
White Mane / Beyaz Yele 1956 yılında Le Ballon Rouge (Kırmızı Balon) ile Cannes’da Büyük Ödül ve En İyi Senaryo dalında Oscar ödülü kazanan Fransız yönetmen Albert Lamorisse’in 1953’te çektiği ... Devamını oku
Christopher Reeve, sinema ve tiyatroda birçok rolde oynadı. Ama hepimizin dünyâsında Superman olarak tanındı, Superman ile özdeşleşti. Bunda Superman serisinin iyi yönetmenler tarafından başarılı senaryo, modern teknik ve efektlerle çekilmiş ... Devamını oku
At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak. At gibi. At koşturmak. At oynatmak. At izi it izine karışmak. At koşturacak kadar. At nalı kadar. Atbaşı (berâber) gitmek. Atı alan Üsküdar’ı geçti. ... Devamını oku
At binip cıdır oynamak Deyimde geçen “cıdır”, cirit kelimesinin yöresel kullanımıdır. Bu deyim iki farklı durumda kullanılır. İlk olarak bir mekânın büyüklüğü vurgulanmak istendiğinde, örneğin, “Adam öyle büyük bir ahır ... Devamını oku
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, 1983. Faruk Sümer, ön sözünde kitabı yazma gerekçesinden şöyle söz eder: “Târihteki Türk atçılığı, biniciliği ve binit takımıyla ilgili meselelerin araştırılması târihçilerin vazîfesi olduğundan bunlara dâir ... Devamını oku