Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Süleyman Saim Tekcan ve At’nağme
Gül Sarıdikmen

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Süleyman Saim Tekcan ve At’nağme
Gül Sarıdikmen

https://www.zdergisi.istanbul/makale/suleyman-saim-tekcan-ve-atnagme-236

Türk sanatçılar arasında, at resimleriyle özdeşleşen isimlerin başında Süleyman Saim Tekcan gelir ve uluslararası özgün baskı alanında sanatçı ve eğitimci olarak haklı bir üne sâhiptir.

S. S. Tekcan, Atlar, Hatlar ve Süleymanname.Tekcan’ın sanata olan ilgisi, çocukluğunda Trabzon’da kırmızı çamurla oynadığı günlerde başlar.1  Öğretmen Okulu’nda Mikelanj ve Rembrandt kitapları sâyesinde resim ve heykel sanatına hayranlık duyar. İlk serigrafi denemelerini, 1958’de yılbaşı ve bayram tebriği kartı olarak Trabzon’u tanıtan, Trabzon folkloruyla ilgili kendi desen ve çizimlerini basarak gerçekleştirir.2 Sanatın profesyonel bir ilgiye dönüşmesi 1962-1963’teki özgün baskı çalışmalarıyla olur.3  Tekcan, yenilikçi ve araştırmacı kişiliğiyle dikkati çeker. Serigrafi ve gravür için o dönemlerde Türkiye’de bulunmayan ve yurt dışından ithal edilmesi de zor olan özgün baskı preslerinin projelerini çizip dökümlerinin başında durur, montajına4 kadar ilgilenir. Presler gibi, emişli masa, kurutma tezgâhı, iğneler, sürmeler de Tekcan’ın kendi tasarımıdır.5 Sanatçı, serigrafi alanında kendi adıyla uluslararası literatüre giren “yaş üstüne yaş baskı tekniği”ni geliştirir. Bu sâyede, kompozisyon, desen, doku, çizgi, leke ve renk tonlarıyla üçüncü boyut etkisi yakalar. Serigrafide kullandığı, elek baskı yöntemi içinde geliştirdiği bir baskı tekniği olan bu özel tekniğini, Atlar serisindeki gravürlerinde de uygulamıştır. İlk denemelerinde çift makine kullanan sanatçı, yeni arayışlara girip denemeler yapar ve kendine özgü çok renkli tekniğini ortaya koyar.

İlk dönem figüratif eserlerinde Karadeniz folklorunu işleyen sanatçı, 1970’lerde soyutlamalara yönelir ve eserlerinde Anadolu medeniyetleri etkileri görülür. Anadolu’nun kültür katmanlarını çağdaş sanat diliyle aktarır. Anadolu kültürünü; Hitit, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve günümüz çağdaş sanatıyla bir bütün olarak değerlendirerek eserlerinde yorumlar.6  Özellikle 1980’li yılların sonlarında Tekcan’ın resim konuları arasında, günümüze kadar sürecek olan atlar görülür. At ve Uygarlık Buluşması adını verdiği yağlıboya resimlerinde, atı, Anadolu uygarlıklarının simgesi, idolü olarak anıtsallaştırır. 1987 târihli Atlar ve Atlılar isimli serigrafilerinde Anadolu medeniyetlerindeki alem, idol ve simgelerin, Selçuklu-Osmanlı minyatürlerinin esinleri hissedilir. Anıtsal atların ve figür gövdelerinin iç desenleri, oldukça farklı ve zengin dokular, çizgisel formlar içerir. Bu iç dokulara ve çizgisel formlara ilerleyen yıllarda estetik bir unsur olarak kaligrafi de eklenecektir. 1988 yılında İstanbul’da açtığı kişisel sergisinde, Bizim Kültürümüzden adıyla ilk at figürlerini sergiler.7  

Tekcan’ın sanatında at ve hat özel bir yere sâhiptir. Sanatçının atlara duyduğu ilgi küçük yaşlarında başlar. Babaannesinin iyi bir at binicisi olduğunu söyleyen Tekcan, küçük yaşlarda at binmeye merak salar. Oyun için çamurdan oyuncaklar yapar kendisine; atlar, eşekler ve at arabaları. İlk at desenlerine ise staj için gittiği Maçka yakınlarındaki bir köyde başlar.8 Hat sanatına ilgisinin kaynağında ise babası vardır. Trabzon’da tanınan bir zat olan Hoca Temel Efendi iyi bir hattattır. Tekcan, hat eserlerin evlerde tablo hâlinde duvarlara asılması geleneğinden hareketle at imgesiyle hat sanatını eserlerinde bolca kullanır. Yazıyı daha çok estetik doku ve çizgisel yapı olarak değerlendirmiştir. Bu yüzden ondaki kaligrafi genelde  anlam ya da ifâde amaçlı değildir, okunmayan ve estetik amaçlı imgelerdir

Sanatçının 1985’lerde başlayan Riva serüveni, 1989-1990’da çiftlik  evine yerleşmesiyle farklı bir boyuta taşınır. Bugün hâlâ yaşadığı bu evin at çiftliklerine, haralarına yakın oluşu sâyesinde, burada yetiştirilen yarış atlarını bolca gözlemleme şansı elde etmiştir. Riva atları, sanatçının ilham kaynağına dönüşür. Atlar ona göre altın orana en uygun varlıklardır. 1992’de Riva’da Bir Sabah adlı yağlıboya resmine atlar hakkındaki duygularını el yazısıyla yazmıştır. Sanatçı, 1989’da soyuttan somuta yönelir ve “karışık” diye tanımladığı tekniğiyle özgün baskılarına derinlik katar: “İçlerinde biraz insan biraz at biraz da idol figürleri var. Bunlar, önceden ürettiğim resimlerin, objektifi daha da netleştirerek ve de zoom yaparak elde edilmiş yeni aşamaları.”9 diye tanımladığı bu eserlerine, Anadolu Uygarlıkları ile Atlar ve Atlılar isimlerini verir. 

1989 târihli Anadolu Uygarlıkları serisi, Anadolu medeniyetleri referanslıdır. 1989’da 50. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Özgün Baskı Dalı Üçüncülük Ödülü’nü kazanan 50x70 cm ölçüsündeki mix-serigrafi tekniğindeki eseri Alacahöyük-At-Sembol adını taşır. Sanatçı, Anadolu’nun târih öncesi ve İlkçağ dönemi idol, alem ve güneş kurslarıyla birlikte atı, âdeta sembolik dinsel bir imgeye dönüştürür. 1989’daki Atlar ve Atlılar serisiyle, yine Anadolu referanslı olarak Selçuklu ve Osmanlı sanatında çini, seramik ve minyatürlerde sıkça kullanılan at ve atlı figürlerine çağdaş bir yorum katar. Kullandığı tekniğe bağlı olarak bu serideki doku zenginliği, ışık ve üç boyutluluk dikkat çekicidir. Sanatçıyla özdeşleşen at imgesi, Abdülkadir Günyaz’ın belirttiği gibi, “yarı folklorik yarı mitolojik ve destânımsı”dır.10 

1991’de İstanbul Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nde Riva Atlarına Gönderme adlı resim sergisi açılır. Sergideki desenlerinin çoğu, Riva’daki at çiftliklerinde yaptığı eskizlerden oluşur. Genellikle yağlıboyayla kartona resmettiği at ve atlılar, dış desen ve iç desen kaygılarıyla bir doku oluşturur. Yağlıboyalarını da baskı resimlerindeki gibi üst üste katmanlar ve transparan renk yüzeyleriyle meydana getirir; bu sâyede, resimlerinde hem derinlik hem de renk öne çıkar. At, Avrupa’da figüratif resmin en önemli unsurlarındandır; Doğu’da Çin, Japon, Hint resimlerinde de sanatçıların ortak konusudur. Tekcan, atı kendi kültürümüzde ve Anadolu uygarlıklarındaki çağrışımlarıyla birleştirip idolleştirmeye çalışır.11 

1990’lı yıllarda yoğunlaştığı Riva atları konulu çalışmaları, gerek renkli serigrafi gerekse çinko plaka üzerine asitle çökertme tekniğini uyguladığı baskıları oldukça ilgi çeker. Atı bir güç simgesi olarak gören sanatçı, Riva atlarının doğasına eğilerek her birini kendine özgü yapısıyla ele alır. Atların doğada var olan biçimlerinden yola çıkıp kurgulama yaparak bunlara Anadolu kökenli unsurlar ya da kaligrafik estetik ekler. Düşünsel ve duyarlı alt yapı üzerinde, soyut-somut bileşimi sunan özgün baskıları, yağlıboya gibi güçlü doku, sfumato, ışık-gölge etkisi verir.12

1992 târihli Riva Atlarını Boyamak serisinin Kaçış ve Yansımalar adlı resimlerinde, at gövdelerinde kaligrafiler, kitâbeler ve tuğralar belirmeye başlar. At figürünü Osmanlı kültür ve sanatında önemli yer tutan hat, tuğra ve minyatürle birlikte çağdaş bir dille yorumlayan Tekcan, mağara dönemlerinden beri, resmin her döneminde atın olduğunu ifâde ederek at figürünün Türk kültürü, Osmanlı minyatürü ve Batı sanatı açısından önemini şu sözlerle açıklar:

“Kız kaçırma deyince hemen at geliyor aklıma. O çok önemli bir şey. Kadın ve erkeğin atı kullanmaları, muratlarına ermeleri bence önemli bir olay bizim kültürümüzde. Bu arada Osmanlı dediğimiz zaman da akla at gelir. Osmanlı’nın hem yaşamından hem de minyatüründen atı çıkarırsanız yaşam durur. Atı minyatürden çıkardığınızda minyatür anlamını kaybeder. Geçmişimizde bu denli yeri olan bir varlığı Batı resmine döndüğümüzde de görüyoruz. Rönesanstan daha önceki dönemlere baktığımızda at resimleri çok önemli bir obje.” 13

1993’te Türkiye İş Bankası İstanbul Parmakkapı Sanat Galerisi’nde açılan Süleymanname Gravürleri Atlar ve Hatlar sergisi, sanatçının geleneksel ve modern çizgisini bir arada yansıtır. Tekcan’ın Süleymanname adlı kitabı, sanatçı tarafından 8 nüsha olarak hazırlanır ve tezhiple bezenir. Osmanlı sanatının geleneksel kapak, cilt ve sayfa tasarımına sâhip kitapta; sanatçının kamışla yazdığı Osmanlıca yazı ve minyatürler, Atlar ve Hatlar serisinden 30 resim vardır. Hattat Emin Barın’ın, sanatçının adına tasarladığı tuğra da burada kullanılmıştır. 1995’te 35. sanat yılı vesîlesiyle düzenlenen retrospektif sergide Süleymanname büyük ilgi uyandırır.

1994-1995 târihli Atlar ve Hatlar serisinde, kurşun ve çinko gravür olarak farklı baskı teknikleri kullanır. Renkli gravürlerine ayrıca alçak kabartma etkisi de kazandırmıştır. Heykelsi sayılabilecek alçak rölyef etkisiyle gravürleri daha farklı bir boyuttadır. Serideki bu eserlerde, dekoratif olarak atların gövdelerinde ya da yazıtlarda tuğralar, damgalar, mühürler vardır. Kaligrafiyi resimsel öğe olarak değerlendirerek atların yüzeylerinde bolca kullanmıştır. Hüsnühat, herhangi bir mesaj verme kaygısı ya da birilerine veya bir şeylere hizmet eden bir anlam yüklenmesi olmadan, sâdece güzelliği yansıtır.

1999’da Anadolu Uygarlıkları ve Atlar serisinden oluşan tek renkli metal gravür ile, karton ve tuval üzerine siyah yağlıboya “lamp black”14 çalışmalarını Beyaz/Siyah Atlar ve Anıtsal Resimler sergisinde sergiler. 2000’de Bodrum kalesinde Vitra Seramik Atölyesi’nin Tuvalden Toprağa adlı sergisi için özel seramik rölyefler yapar. At imgesini bu defa farklı bir malzemeye, seramik rölyeflere uygular. Seramik rölyefler, sanatçının heykele olan ilgisini daha da artırır. Üç boyutlu olarak tasarladığı bronz döküm at heykellerin yüzeyinde de dekoratif olarak kaligrafi ve tuğraya yer verir. 2000’de Ankara ve İstanbul’da, 2001’de İzmir’de ve 2002’de İstanbul’da Bronz Atlar sergisini açar. 2001’de İstanbul’da Yıldız Sarayı’nın manej ve ahırlarında (Istabl-ı mire-i Ferhan) atlarla ilgili özel bir etkinlik gerçekleştirilir. At-Nağmeler etkinlikleri kapsamında Tekcan’ın büyük boyutlu tuvalleri, baskıları ve heykelleri sergilenir.

Tekcan’ın atları cama da aktarılır. Tasarladığı cam atlar, Cam Ocağı Vakfı’nda, yalnızca 24 adet olarak lâcivert, kehribar ve beyaz renklerde üretilir ve Galeri Işık’ta sergilenir.15 2011’de 50. sanat yılını kutlayan sanatçının, İdoller ve Güneş Kursları serisi ve bronz döküm at heykelleri sanat severlerle buluşur.16 50. Yıl Sergisi adıyla Ankara’da bir ve İstanbul’da iki sergi açan sanatçının retrospektifi de düzenlenir. Ayrıca, Akademist dergisi, bir proje olarak Süleyman Saim Tekcan 50. Sanat Yılı Özel Sayısı yayımlar.17 2012’de Atlar ve Hatlar sergisi açılır.18 Atlar ve Hatlar, sanatçının tükenmez kaynaklarındandır; ayrıca atları için At’nağme’yi yapar. Karışık teknikle resmettiği At’nağme serisinde, siyah beyaz çalıştığı atlarının yanına el yazısıyla atlarla ilgili düşüncelerini de aktarmıştır. Resimlerden birinde “At kutlu hayvan” ibâresi dikkati çeker. Onun at resimleri, âdeta bir tılsım, bir muska gibidir. Sanatçı, atlara hem bir kutsallık atfeder hem de onların estetik yönden bütün güçlü görünümlerini betimlemeye çalışır.

50. sanat yılı vesîlesiyle düzenlenen sergilerin ilki için kendisiyle yapılan görüşmede, “Sanat hayâtım boyunca başka bir sanatçıyla çağrışım yapmayan biri olmak için uğraştım. Sanırım buradaki atları gören herkes bundan sonra, ‘Bunlar Süleyman Saim’in atlarıdır.’ diyecek.”20 demek sûretiyle atlarıyla özdeşleşmek arzusunu vurgular. Mart 2018’de MSGSÜ Tophâne-i mire’de Döngüsel Seyir isimli sergisi ile sanatçının 60 yıllık sanatından kesitler sunulmuştur. Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Şerefiye Sarnıcı’nda 24 Ekim 2018-7 Ocak 2019 târihleri arasında Atlar, Hatlar ve Süleymannâme adlı bir sergisi sanatseverlerle buluşmuştur.

1 İlk ve orta öğrenimini Trabzon’da tamamlayan Tekcan, 1961 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş bölümünden mezun olur ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim bölümünde lisans ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sanatta Yeterlik eğitimini tamamlar. 1970-1971’de baskı grafiği üzerine araştırmalar yapmak üzere Almanya’ya gider. Kendi çabalarıyla kurduğu özel atölyesi ve görev yaptığı üniversitelerde kurduğu gravür, litografi ve serigrafi gibi baskı atölyelerinde pek çok sanatçının yetişmesine vesîle olmuştur. 2004’ten beri IMOGA (Istanbul Museum of Graphic Arts) -İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi kurucu yönetim kurulu başkanı olarak çalışmalarına devam etmektedir.
2 Semra Germaner, “Süleyman Saim Tekcan ile Sanatı ve Atlar Üzerine Söyleşi”, Sanat Çevresi, sayı: 174, Nisan 1993, s. 20.
3 Süleyman Saim Tekcan, “Anılarımdan Notlar”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 4-5
4 Mürşide İçmeli, “Usta Sanatçı Süleyman Saim Tekcan”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 6-7.
5 Ali Teoman Germaner, “Dostum Süleyman Saim Tekcan...”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 12-13.
6 Muazzez Menemencioğlu, “Süleyman Saim Tekcan ile Bir Söyleşi”, Sanat Çevresi, sayı: 204, Ekim 1995, s. 17-18.
7 Özgür Uçkan, Süleyman Saim Tekcan, Bilim Sanat Galerisi, İstanbul, 1996, s. 92; Uçkan, kitabında Süleyman Saim Tekcan’ın Öğretmen Okulu’nun son sınıfında staj için gittiği Trabzon’un bir köyünde Karadeniz folklor oyunlarıyla tanıştığını ve bu oyunları oynayan figürleri çizmeye başladığını ve ilginç olarak yıllar sonra sanatçının bütün bir dönemini kaplayacak olan at figürünün de ilk kez o köyde çizdiği desenlerde belirdiğini yazmıştır. Özgür Uçkan, age, s. 18.
8 05.09.2018 târihinde Süleyman Saim Tekcan ile görüşme.
9 Şahap Balcıoğlu, “Süleyman Saim Tekcan Yeni Sergisini Üç Ülkede Açıyor”, Sanat Çevresi, sayı: 134, Aralık 1989, s. 48.
10 Abdülkadir Günyaz, “Süleyman Saim Tekcan’ın Ders ve Tad Alınarak İzlenecek Son Sergisi”, Sanat Çevresi, sayı: 174, Nisan 1993, s. 24.
11 Ergin Koparan, “Anadolu Uygarlıklarının Çağdaş Yorumu: Süleyman Saim Tekcan”, Anons, sayı: 9, Aralık 1991, s. 13.
12 Nur Nirven, “Süleyman Saim Tekcan ve Riva Atları”, Sanat Çevresi, sayı: 162, Nisan 1992, s. 56.
13 Muazzez Menemencioğlu, agm, s. 17.
14 Beyaz / Siyah Süleyman Saim Tekcan Atlar ve Anıtsal Resimler, Sergi Kataloğu, 27 Ekim - 13 Kasım 1999, Emlak Sanat Galerisi, İstanbul, 1999, s. 10-59.
15 ‘‘Prof. Süleyman Saim Tekcan’ın Atları Cam Ocağı’nda!”, https://www.camocagi.org/tr/blog/prof-suleyman-saim-tekcanin-atlari-cam-ocaginda. Erişim târihi: 5.4.2018.
16 Süleyman Saim Tekcan’ın 50. Sanat Yılı sergisi, Galeri Işık Teşvikiye’de 14 Nisan-15 Mayıs 2011 târihleri arasında açılmış ve sergi kataloğu yayımlanmıştır. 50. Sanat Yılı Süleyman Saim Tekcan İdoller, Fevziye Mektepleri Vakfı Yayını, İstanbul, 2011.
17 Akademist Süleyman Saim Tekcan 50. Sanat Yılı Özel Sayısı, S.10, İstanbul, Nisan 2011.
18 Semra Germaner, Süleyman Saim Tekcan Atlar ve Hatlar/ Horses and Calligraphy, Ayvalık Belediyesi Kültür Sanat Yayını, 2012.
19 2014’te İstanbul ve Ankara’da At’nağme adıyla iki sergi açar, 2015 yılında Sakarya’da At’nağme Gravürleri ve İstanbul’da At’nağme ve Atlar ve İdoller; Antalya’da At’nağme; 2015’te İstanbul’da “At’nağme” Atlar ve Hatlar sergisi açılır. 2014, 2015 ve 2017 yıllarında açılan At’nağme sergileri ile ilgili hazırlanmış sergi katalogları vardır. Ekrem Kahraman, Süleyman Saim Tekcan “At’nağme” Atlar ve Hatlar, IMOGA İstanbul Sanatlar Müzesi-Üsküdar Belediyesi, İstanbul, 2015; Süleyman Saim Tekcan “At’nağme”, Fevziye Mektepleri Vakfı Galeri Işık Yayını, İstanbul, 2014; Süleyman Saim Tekcan “At’nağme II”, Fevziye Mektepleri Vakfı Galeri Işık Yayını, İstanbul, 2015; At’nağme, Yağlıboya-Lavi-Desen, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2017.
20 “LSD Söyleşisi 2011”  http://www.suleymansaimtekcan.com/pPages/pArtist.aspx?paID=355&section=1&lang=TR&bhcp=1  Erişim târihi: 5.4.2018.

KAYNAKÇA

¶ 05.09.2018 târihinde Süleyman Saim Tekcan ile görüşme
¶ “LSD Söyleşisi 2011”, http://www.suleymansaimtekcan .com/pPages/pArtist.aspx?paID=355&section=555&lang=TR &bhcp=1&periodID=&pageNo=0&exhID=0. Erişim târihi: 5. 4.2018.
¶ “Prof. Süleyman Saim Tekcan’ın Atları Cam Ocağı’nda!”, https://www.camocagi.org/tr/blog/prof-suleyman-saim-tek canin-atlari-cam-ocaginda. Erişim târihi: 5.4.2018.
¶ Akademist Süleyman Saim Tekcan 50. Sanat Yılı Özel Sayısı, S.10, İstanbul, Nisan 2011.
¶ At’nağme, Yağlıboya-Lavi-Desen, Sakarya Büyükşehir Belediyesi Yayını, 2017.
¶ Balcıoğlu, Ş., “Süleyman Saim Tekcan Yeni Sergisini Üç Ülkede Açıyor”, Sanat Çevresi, sayı: 134, Aralık 1989, s. 48.
¶ Büyükünal, F., “Süleyman Saim Tekcan İle...”, Sanat Çevresi, sayı: 134, Aralık 1989, s. 52-54.
¶ Beyaz / Siyah Süleyman Saim Tekcan Atlar ve Anıtsal Resimler, 27 Ekim - 13 Kasım 1999, Sergi Kataloğu, Emlak Sanat Galerisi, İstanbul, 1999.
¶ Eren, K.S., Süleyman Saim Tekcan “At’nağme II”, Fevziye Mektepleri Vakfı Galeri Işık Yayını, İstanbul, 2015.
¶ Germaner, A. T., “Dostum Süleyman Saim Tekcan...”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 12-13.
¶ Germaner, S., “Süleyman Saim Tekcan ile Sanatı ve Atlar Üzerine Söyleşi”, Sanat Çevresi, sayı: 174, Nisan 1993, s. 20-22.
¶ Germaner, S., Süleyman Saim Tekcan Atlar ve Hatlar / Horses and Calligraphy, Ayvalık Belediyesi Kültür Sanat Yayını, 2012.
¶ Germaner, S., Süleyman Saim Tekcan “At’nağme”, Fevziye Mektepleri Vakfı Galeri Işık Yayını, İstanbul, 2014.
¶ Günyaz, A., “Süleyman Saim Tekcan’ın Ders ve Tad Alınarak İzlenecek Son Sergisi”, Sanat Çevresi, sayı: 174, Nisan 1993, s. 24.
¶ İçmeli, M., “Usta Sanatçı Süleyman Saim Tekcan”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 6-7.
¶ Kahraman, E., 50. Sanat Yılı Süleyman Saim Tekcan İdoller, Fevziye Mektepleri Vakfı Yayını, İstanbul, 2011.
¶ Kahraman, E., Süleyman Saim Tekcan “At’nağme” Atlar ve Hatlar, İMOGA İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi-Üsküdar Belediyesi, İstanbul, 2015.
¶ Koparan, E., “Anadolu Uygarlıklarının Çağdaş Yorumu: Süleyman Saim Tekcan”, Anons, sayı: 9, Aralık 1991, s. 12-13.
¶ Köksal, A., “Tekcan’ın Türk Çeşitlemeleri”, Milliyet Sanat, sayı: 202, 22 Ekim 1976, s. 26.
¶ Menemencioğlu, M., “Süleyman Saim Tekcan ile Bir Söyleşi”, Sanat Çevresi, sayı: 204, Ekim 1995, s. 16-25.
¶ Nirven, N., “Süleyman Saim Tekcan ve Riva Atları”, Sanat Çevresi, sayı: 162, Nisan 1992, s. 56.
¶ Şahinoğlu, E., Süleyman Saim Tekcan 35 Yıllık Bir Öykü A 35 Years Old Story, Milli Reasürans T.A.Ş. Yayınları, İstanbul, 1995.
¶ Şan, O., “Süleyman Saim Tekcan Retrospektif Sergisi”, İzmir Kültür ve Turizm Dergisi, sayı: 36, Nisan-Mayıs 2016, s. 80-86.
¶ Tekcan, S. S., “Anılarımdan Notlar”, Sanat Çevresi, sayı: 42, Nisan 1982, s. 4-5.
¶ Uçkan, Ö., Süleyman Saim Tekcan, Bilim Sanat Galerisi, İstanbul, 1996.
¶ Ünver, A., “Tekcan’ın Sanatında Dördüncü Boyut”, Sanat Çevresi, sayı: 174, Nisan 1993, s. 22-23.