Su hayâtın kaynağıdır. Varlığa can katar. Suya dâir konuşmaya su nûş* ile başlamak, umulur ki söze hayat ve bereket verir, suyun kaynağından doğması ve menziline varması gibi, söz de amacına ... Devamını oku
Su ikram eden kişiye “su gibi aziz ol” temennî ve duâsı zihnimize nereden kazınmış olabilir? Elbette kulak âşinâlığı ile tevârüs eden örf ve âdetlerimizin etkisi ilk belirleyici olmalıdır; fakat asıl, ... Devamını oku
Su, eski Türk inançlarında Yer-Su inancının bir parçasıdır. Kâinatta yer alan dört unsurdan biri olan su, ateşin zıddıdır ve onu tamamlayan bir varlığa sâhiptir. Su, hem yukarıdan yağmur olarak düşer ... Devamını oku
Dünyânın yaratıldığı, insanoğlunun da dünyâya ayak bastığı günden bu yana süregelen bir döngü: doğum, yaşam ve ölüm. İnsanoğlu, içinde büyüyen yaşama arzusuyla hep uzaklaştırmak istediği ama her sâniye yaklaşmasına engel ... Devamını oku
Aslında su, bütün potansiyel ve üretken güçleri temsil eder; sular bütün varoluşun kaynağı, fons ve origo’dur. Hintçe bir metinde, bütün Veda geleneğini özetleyen şu deyişe rastlamaktayız: “Su, sen her şeyin, ... Devamını oku
Birçok kavmin yaradılış efsânelerinde, ilâhlar tarafından insanlığa cezâ olarak gönderilen muazzam taşkınların insanlığı arındırması ve tâze bir başlangıcın, bir tür yeniden doğuşun zemînini oluşturması fikri yer alıyor. Hindû mitolojisinde, tanrı ... Devamını oku
Felsefe adının ilk olarak İsa’dan önce VI. yüzyılda İonia’da, bugünün ifâdesiyle Batı Anadolu bölgesinde, yapıtlarına peri physeos (doğa üzerine) adını veren Antik Yunan düşünce dünyâsının ilk eserlerinde ortaya çıktığı kabul ... Devamını oku
İnsanın bidâyetine dâir, suya bir atıf olmaksızın îzâha girişmek mümkün görünmüyor. Peki, suyun insanın hidâyetindeki rolünü anlamaya çalışırsak tasavvufla bağlantılı olarak su bize neyi ifâde eder? Allâh-ı zü’l-celâl Kitâb-ı Kerîm’inin ... Devamını oku
Su ile ilgili motifler ve bunlara bağlı ritüeller, antik dönemlerden îtibâren birçok farklı dinde ve kültürde karşılaşılan bir durumdur. Su ritüelleri genellikle kutsal kabul edilen nehir, pınar ve göllerde, âyin ... Devamını oku
Yeryüzünde suyun kaynağı yağmur ve kardır. Yer üstü kaynaklarının tükendiği ve yer altı kaynaklarına ulaşmanın zor veya imkânsız olduğu zamanlarda yâhut ortamlarda insanoğlunun, yağmur yağdırması için ilâhî güce yakardığı görülür. ... Devamını oku
Nisan yağmuru, rûmî takvime göre nisan ayında yağan yağmurlara verilen isimdir.Rûmî takvimle mîlâdî takvim arasında 13 gün fark olduğu için, milâdî 13 Nisan’da başlayıp 12 Mayıs’ta sona eren nisan ayı ... Devamını oku
Nisan yağmuru Mevlevîler tarafından da mübârek sayılmıştır. Dergâhta, bu yağmurdan toplanmış ve üzerine duâlar okunmuş, bu dergâhın zemzemi olarak dağıtılmıştır. Suyun iç sıkıntılarını gidermek için şifâ niyetine insanlara verildiği gibi ... Devamını oku
ANADOLU’DA ŞIFÂSINA INANILAN SULAR - Zeki Başar Dumlu Baba Suyu Dumlu Baba’nın IX. yüzyılda Anadolu’ya Mâverâünnehir bölgesinden gelip yerleşen bir velî olduğu söylenmektedir. Anlatılanlara bakılırsa çevrede su arayan Dumlu Baba’nın, ... Devamını oku
Yer üstü su kaynakları İslâm kültürünün beşiği olan Hicaz’da kıt olduğundan, içme ve kullanma ihtiyâcını karşılamada kuyu dâima ilk sırada yer almıştır. Bu sebeple yerleşim birimlerinin yanında, kafilelerin geçecekleri yollar ... Devamını oku
Sınırları Britanya’dan Mısır’a, Carnuntum’dan Filistin’e kadar uzanan Roma, sınırları içinde yaşayanlara dinlerini özgürce yaşama imkânı sunmakla iftihar etmiştir. İmparatorluğun dört bir tarafından getirilen tanrı ve tanrıça heykelleri, Roma’daki Pantheon tapınağında ... Devamını oku
Ayazma kelimesi Yunanca olup “kutsal yer” anlamına gelen “Hagiasma” ibâresinin gündelik dilimize yerleşmiş şeklidir. Ortodoks mezhebi inananlarınca bâzı yerlerde çıkan yer altı suları, değişik aziz mitleri ile birleştirilerek kutsallaştırılmış ve ... Devamını oku
Bizanslılar hastalığa karşı savaşta, fiziksel mücâdeleyi (deneye dayalı, tıbbî tedâvilerin uygulanması) ve zihinsel mücâdeleyi (mâneviyat ve büyünün birbirine karışması) birleştirmişlerdi. Birtakım güçler, farklı şifâ yöntemlerini, büyü ve tıp arasında kurulan ... Devamını oku
Bizans Konstantinopolis’inde hem tıbbî hem de mûcizevî şifâ bulma süreçleri farklı mîmârî mekânlarda gerçekleşirdi. Bâzı şifâ mekânları çok iyi planlanmış bâzıları doğaçlama ortaya çıkmıştı. Birkaç ayazmayla (kutsal pınarla) ilgili arkeolojik ... Devamını oku
Geleneksel topluluklarda doğumu yaklaşan kadınların suya ilgilerinin artması ve nehir, göl veya deniz kenarında doğum yapması, suyun doğumu kolaylaştırıcı rolüne işâret eder. Günümüzde de, doğum kasılmaları başlayan kadınlara imkân sunulduğunda, ... Devamını oku
Su, varoluşun özü. Su, şekillere şekil veren şekilsiz. Su, yüzü toprağa ve semâya dönük bereket. Kültürün ve medeniyetin binlerce yıllık çağıltısı. Bu kutsal bereket sembolü, kültürleri erginledi ve bundan uygarlık ... Devamını oku
Radyestezi, maddelerin yaydıkları ışınımların veya enerji alanlarının herhangi bir cihaz olmaksızın algılanması yoluyla bunların yerleri, durumları veya çeşitli özellikleri hakkında bilgi verme yeteneğidir. Radyestezi kelimesi, Grekçede ışınım anlamına gelen “radi” ... Devamını oku
Su ve Temizlik Kültürünün Dip Târihi Suyun yaşamın temel öğelerinden biri olması, temizleyici/arındırıcı bir madde olarak kullanılmasının, insanın varoluşu kadar eskiye gittiğini düşünmemizi mümkün kılar. Çağdaş antropolojik veriler, farklı topluluklarda, ... Devamını oku
Târihi binlerce yıl öncesine dayanan üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un etrâfı suyla çevrilidir, ancak şehre su getirmek her dönemde önemli bir mesele olmuştur. Hocam Prof. Dr. Semavi Eyice’yi, “Bizans Devri ... Devamını oku
Osmanlı Devleti’nde şehirlerin îmârı ve halkın temel ihtiyaçlarının karşılanmasında vakıfların önemli rolü olmuştur. Vakıf müessesesi, zamanla büyük bir gelişme göstermiş ve Osmanlı asırlarında en mütekâmil dönemini yaşamıştır. Klasik Osmanlı asırlarında ... Devamını oku
Yavuz Sultan Selim, Kânûnî Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde çok sayıda eser veren Sinan, aslında büyük bir mühendislik birikimine sâhiptir. Sinan’ın hayâtı incelendiğinde, onun mîmarlıktan önce mühendislik ... Devamını oku
Su tesisleri İstanbul’da, kentin târihi kadar eskidir. Fetih’ten önce yapılan isâle hatları ve dağıtım şebekesinin tamâmı Geç Roma dönemine âittir.1 1204’teki Latin istîlâsı (IV. Haçlı Seferi) sırasında şehrin su şebekesi ... Devamını oku
Yeryüzünün tamâmının ya da bir kısmının aktarıldığı haritalar, yeni coğrafyalar ve yeni kaynaklar bulma arzusuyla hareket eden insanoğlunun keşfetme duygusuyla ortaya çıkmış ve uygarlığın gelişmesine katkı sağlamıştır. Ayrıca haritalar, çizildiği ... Devamını oku
XIX. yüzyıla gelindiğinde Avrupa’nın büyük şehirlerine içilebilir ve kullanılabilir temiz su sağlanamaması kamu sağlığı bakımından ciddî bir problemdi. Pek çok bulaşıcı hastalık salgın hâlinde ölümlere neden oluyordu. Bunun üzerine belediyeler ... Devamını oku
Türkiye'nin su mühendisliği alanında kıymetli ve ekol sâhibi âlimlerinden biri olan Kâzım Çeçen, 1919 yılında Elâzığ’da doğmuştur. Âilesinin kökleri, Güneydoğu Anadolu’da XI. ilâ XIII. yüzyıllarda hükümran olmuş Artukoğullarına dayanmaktadır. Otuzlu ... Devamını oku
Hamam sevincini canlı ve gürültülü bir biçimde göstermenin târihi, Türk veya Roma hamamlarından daha geriye gitmektedir. Herodotus’a göre, tavır ve gelenekleri Batı Asyalı Türkî kabîlelerinkini andıran İskitler, buhar banyosu sanatının ... Devamını oku
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’sinin ilk cildinde İstanbul, ikinci cildinde Bursa, üçüncü cildinde ise Edirne şehrinin özelliklerini özgün üslûbuyla, tafsîlâtlıca anlatmıştır. Meşhur seyyâhın Osmanlı’nın bu üç büyük merkezindeki su kaynaklarına, su yollarına, ... Devamını oku
Türk hamamlarının cihanşümul şöhreti haklı birçok gerekçeye bağlıdır. Eskiden hamamlar, cemiyet hayâtının önemli bir parçasıydı. Dolayısıyla Türk hamamının ününü sağlayan âdet ve gelenekler bu sosyal yapı içerisinde, oldukça doğal ve ... Devamını oku
Osmanlı toplumunda neslin devâmını, yeni kuşakların yetiştirilip topluma katılmasını sağlayan âile birliği, her zaman çok önemsenmiştir. Türk hamamı etrâfında şekillenen geleneklerin bu yöndeki temâyüzünü anlamlandırmak bu sebeple çok önemlidir Kadın ... Devamını oku
Lugâtlarda kısaca ve genellikle, göz gibi olan delik ve bu delikten akan su, mânâsı ile îzah olunan “çeşme” kelimesinin Anadolu’da ne zamandan beri kullanıldığı, ayrı bir araştırma konusudur. Farsça göz ... Devamını oku
GAZİANTEP HAMAM MÜZESİ Halûk Perk Koleksiyonu Hüseyin Ateş Türkülere konu olan, nâmı dilden dile dolaşan Antep hamamı müze oldu. Gaziantep kalesinin güneyinde bulunan târihî Lala Mustafa Paşa külliyesinin hamam kısmı ... Devamını oku
Bizans başkentinin 1453’te Osmanlılar tarafından fethedilmesiyle bu güzel kent, Türk-İslâm inanç ve hayat kültürüne âit mîmârî ile donatılmaya başlanır. Susuz bir yaşam mümkün olmadığından, vazgeçilmezimiz olan suyu insanlara birebir ulaştıran ... Devamını oku
Her ayak bastığı ilde medenî bir iz bırakmak hasletiyle yaratılmış olan Türk’ün hayırsever rûhu, topraklarımızın hemen her adım başında okul, medrese, imâret, dârüşşifâ ve mâbet gibi genel yapılar dışında; çeşme, ... Devamını oku
Topkapı Sarayı’nın Bâb-ı Hümâyun kapısı yakınında, XVIII. yüzyıla girilirken tahta oturan III. Ahmed, Dâmat İbrahim Paşa’nın tavsiyesiyle bir çeşme inşâ etmeye karar verdiğinde, bunun, târihe “Lâle Devri” olarak geçecek, devr-i ... Devamını oku
Her diriliğin kaynağı suyla râbıta kurmayı nazarıdikkate alan başta pâdişahlar, hanım sultanlar, vâlide sultanlar, sadrâzamlar, şeyhülislâmlar ve hayır sâhipleri, çeşme bânîliğine îtibar etmişler, şehirlerin çeşmelerle donatılmasına vesîle olmuşlardır. Bu çeşmeler ... Devamını oku
Osmanlı toplumunda 1870’li yıllara kadar evlerde su tesîsâtı yoktu. Su ihtiyâcı dışarıdaki çeşmelerden, evin bahçesindeki kuyulardan, sarnıçlardan karşılanırdı. 1873 yılında Osmanlı tebaasından Fransız Ternau (Terno) Bey’e Terkos gölü ve bu ... Devamını oku
Su yapıları içerisinde yer alan şadırvanlar, genellikle saray, câmi, medrese gibi anıtsal ölçekteki yapılar içerisinde anılır. Şadırvan (şârbân, şâdurbân) sözcüğü Farsçada suyun aktığı, yukardan döküldüğü anlamında kullanılan “şadurvan” kelimesinden gelmektedir.1 ... Devamını oku
Avrupa şehirlerinin târihî meydanlarını süsleyen gösterişli havuz ve çeşme yapıları arasında denizlerin, deniz canlılarının ve nehirlerin tanrısı Neptün’e adanmış olanları bilhassa dikkatleri üzerinde toplar. Neptün’ün Yunan mitolojisindeki adı Poseidon’dur; göklerin ... Devamını oku
Anadolu'nun pek çok yerinde Osmanlı dönemi mîmârî örnekleri olan câmi, medrese, meydan çeşmesi ve mesken yapılarının dış duvarları üzerinde “kuş evleri” veya “kuş köşkleri” diye ifâde edilen evcikler mevcuttur. İhtişamlı ... Devamını oku
Sarnıçlar, devâsa su depoları olup inşâ edildikleri dönemlerin büyük projelerindendi. Yer altında olmaları hasebiyle çok dikkat çekmeseler de geçmiş dönemlerde şehirlerin susuzluk problemine karşın üretilmiş en etkin ve pratik çözümler ... Devamını oku
Dara, Mardin’in 30 km güneydoğusunda, Oğuz köyünde bulunan antik bir sınır yerleşimidir. Dara antik kenti, MS 505-507 yıllarında Roma imparatoru Anastasius (491-518) tarafından imparatorluğun doğu sınırını Sâsânîlere karşı korumak için ... Devamını oku
Lezzetli ve içimi hafif olan kaynak suları (âb-ı leziz) “memba suyu” diye tanınır. Eskiden İstanbul’un su tiryâkileri memba sularının tatlarını birbirinden ayırt ederlerdi, çünkü içme suyu bir zevk meselesiydi. Mîdede ... Devamını oku
İstanbul'da halkın bâzı hastalıklar üzerine müdrir olması gibi bâzı tesirlerine kâil oldukları birçok içme suları vardır. Bu suların bâzıları rivâyete göre İstanbul’un beş asır evvel Türkler tarafından zaptına tekaddüm eden ... Devamını oku
Su coğrafyayı, coğrafya insanın yaşam sürekliliğini, insan kültürü oluşturur. Hepsinin terkîbinden de medeniyet vücûda gelir. İnsanoğlunun, hayat mücâdelesi verdiği coğrafyanın kaderini bir bakıma su belirler. Niksar, Anadolu’nun kuzey kenarının en ... Devamını oku
Fransız ve İtalyan orduları, 24 Haziran 1859’da kanlı bir savaşın sonunda Solferino’da Avusturya ordusunu yenmiş ve 40 bin yaralı, savaş alanında büyük acılar çekmişti. Bu yaşananlara şâhit olan İsviçreli Henri ... Devamını oku
Geleneksel Anadolu evlerinde çocuklara ilk olarak büyüklerine su servisi yapması öğretilir, suyun, su vermenin önemi nesilden nesile aktarılan menkıbeler/ hikâyeler vâsıtasıyla insan hâfızasına âdeta kazınırdı. İslâm kültüründe su, meş’um Kerbelâ ... Devamını oku
Suyun değişik biçimlerde terapötik kullanımı hidroterapi kavramı ile ifâde edilir ve uygarlığın başlangıcına kadar geri gider. Hidroterapi, suyun üç hâlinin sıcak veya soğuk uygulamalar şeklinde sağlığı koruma ve hastalıkları tedâvi ... Devamını oku
Birçok önemli hastalık, şifâ özelliği olan sular vâsıtasıyla tedâvi edilebilmektedir. Mineralli sularda içmeler, sıcak mineralli ve radyoaktif özellikli sularda ise kaplıcalar târih boyunca tedâvi merkezleri olarak rağbet görmüştür. Evliyâ Çelebi, ... Devamını oku
Tuzla İçmeleri İstanbul sınırları içinde bilinen tek termal kaynaktır ve târihi yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. Kaynağın suyunun şifâ maksadıyla MÖ VIII. yüzyıldan beri içildiği yapılan akademik çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.Çevre halkının ... Devamını oku
Hâtıralarımın en hoş zamanları âilece gidilen tâtillerdi. Bu tâtillerin en güzelleri, o zamanlar İstanbul sâkinlerinin büyük ekseriyetinin, dinlenmek için seçtiği yemyeşil ormanları ve tertemiz sularıyla hâfızamda silinmez bir iz bırakan, ... Devamını oku
Deniz ve plajlara dâir İstanbul’un sosyal târihinde bilinen pek bir şey yoktur. Eski gravürlerden tek tük de olsa şehir halkının Salacak gibi bâzı kıyılardan denize girdiğini öğreniyoruz. Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi’nde ... Devamını oku
Karadeniz ve Marmara denizi arasındaki boğazın Asya ve Avrupa kıyıları- nın tamâmına verilen bir isim olan Boğaziçi, antik kaynaklarda pek çok farklı isimle ifâde edilmiştir. Halic-i bahr-i rum, Halic-i bahr-i ... Devamını oku
Kanal şehirleri, nehirler ve denizler etrâfında şekillenen şehirlerden farklı olarak damar damar şehrin içine işleyen su yollarıyla farklı bir câzibeye sâhiptir. Kanallar, şehri âdeta kucaklayan kollar gibi, sımsıkı kendine bağlar ... Devamını oku
Amasya, Hititler döneminden bu yana birçok medeniyetin katman katman iz bıraktığı bir şehirdir. Harşena dağındaki kale eteklerinde bulunan beş adet Pontus kral mezarı bizi 2 bin 300-200 yıl öncesine götürür. ... Devamını oku
Avrupa'nın, Volga’dan sonra en uzun nehridir Tuna. Ta Almanya sınırları içindeki Karaormanlardan (Schwarzwald) doğar ve uzunca bir yol katettikten sonra Karadeniz’e dökülür. Tuna’nın Almanya’da başlayan 2840 km'lik yolculuğu Avusturya, Slovakya, ... Devamını oku
Bükreş radyosunda ilk defa 1965 yılında, 1960’lı yılların sonlarına doğru ise Romanya’nın tamâmında yapılan yayınlarda ve haberlerde Tuna nehri üzerine bir baraj yapılacağı bildiriliyordu. Gündelik hayat içerisinde bu gâyet normal ... Devamını oku
Târih boyunca insanlar, yeni yerler keşfetmek, bilinmeyen ülkeleri ve şehirleri görmek, farklı toplumları ve kültürleri tanımak, kazanç sağlamak, resmî veya dînî bir görevi yerine getirmek yâhut sâdece mâcerâ peşinde koşmak ... Devamını oku
Kâsımiye Medresesi, Mardin’de, Mezopotamya ovasına hâkim bir tepede, oldukça eğimli bir arâzi üzerinde bulunmaktadır. Artuklular döneminde yapımına başlanan Kâsımiye Medresesi’nin inşâsı Timur’un Anadolu’ya hâkim olduğu yıllarda yarım kalmış, XV. yüzyılın ... Devamını oku
Feng Shui düşüncesine göre, bir ev bulunduğu yere bağlı olarak havuza, ırmağa ya da denize bakmalıdır. Feng Shui’ye göre suyun niteliği de çok önemlidir. Su temiz, canlı ve aktif olmalıdır, ... Devamını oku
Dünyânın en güzel su yollarından birine sâhip olan İstanbul, binlerce yıllık târihi boyunca her zaman için bir câzibe merkezi olmuş, imparatorluklara başkentlik yapmış, limanları dünya ticâretini yönlendirmiş, özellikle Galata, Venedik ... Devamını oku
Evliyâ Çelebi Seyahatnâme’nin birinci kitabını İstanbul’a ayırarak İstanbul esnâfına bu bölümde genişçe yer vermiş; Süleymâniye’deki dökümhâneleri "esnâf-ı dökmecibaşı" başlığı altında ele almıştır. Buradaki bilgilerden dökümhânelerin, Kânûnî Sultan Süleyman tarafından gerekli ... Devamını oku
Yuvarlak gövdeli, geniş kenarlı ve göbekli hamam tasları, kurnadan veya kazandan su alıp yıkanmak için kullanılmaktadır. Hamam taslarının çapları 18-25 cm arasında değişmektedir. Ülkemizde kullanılan hamam tasları altın, bakır, pirinç, ... Devamını oku
İnsan, yaşamının ilk dönemlerinden îtibâren hastalıklarla, nazar ve büyüyle mücâdele etmeye başlamıştır, bunlardan korunmak ve kurtulmak amacıyla da çeşitli yöntemlere başvurmuştur. Geleneksel inançlara bağlı olarak gelişen korunma şekilleri arasında en ... Devamını oku
Eskiden şehir şebeke sistemi, su tesîsatları olmadığından evlerde sular akmazdı. Evlerin su ihtiyâcı, mahalle, sokak, köy çeşmelerinden karşılanırdı. Kaynaktan çeşmeye kadar gelen su, oradan “musluk” ile dışarı akardı. 1850’li yıllardan ... Devamını oku
Kulplu su kapları olan maşrapalar, Anadolu’da çok eski devirlerden beri kullanılmıştır. Genellikle kalaylanmış bakırdan olup sarı-pirinç alaşımından yapılmışları da vardır. Saray işi “Eser-i İstanbul” ve Rumeli işi “tombak” türünden maşrapalar ... Devamını oku
Eski devirlerden beri gündelik yaşamda kullanılan su kapları içinde, bardaklar en büyük kısmı oluşturur. Basit ve yalın formlarıyla bardaklar, en çok pişmiş toprak ve seramikten ya da mâdenî malzemeden yapılmaktaydı. ... Devamını oku
Sabun, Latince “Sapo” ve Fransızca “Savon” kelimesinden Türkçeleşmiş bir sözdür. Bitkisel yağ, soda ve kil karışımından yapılan ilk sabunlar, Eski Mısır ve Akdeniz çevresindeki ülkelerde, Anadolu’da da Fenikelilerde kullanılmıştır. Sümer ... Devamını oku
Gündelik yaşamın hemen her sahâsında kullanılan peşkirler, temizlik kültürünün Türklere mahsus bir eşyâsı; genç kızların el emeği göz nuru ile ekseriyetle de kendi çeyizlerine koymak üzere işledikleri birer sanat eserleriydi. ... Devamını oku
Anadolu'da 1200’lü yıllarda hüküm süren Artuklu Beyliği’nde yaşamış bir bilim adamının su mühendisliğindeki ilginç mahâretleri, günümüz tarîhçilerini ve bilim insanlarını şaşkınlığa düşürmüş; dâhîce fikirlerle îcat ettiği orijinal, şık ve eğlenceli ... Devamını oku
Bilinen ilk adı ‘ebre’ olan sanat İran’a geldiğinde, Farsça bulutumsu anlamına gelen ‘ebrî’ adını aldı. Yine Farsça bir isim tamlaması olan ‘âb-rû (su yüzü)’ olarak da anıldı. Ebrûyu kısaca ‘su ... Devamını oku
Hayat, saydam bir su damlası ile başlar. İnsan o hayat toprağına su olup iner, sonrasında da buhar olup çekilir toprağa. Yağmur gibi indirildik yeryüzüne, katıksız su ile başladık hayatlarımıza... Suyun ... Devamını oku
Manzara imgesi resim sanatının önemli kaynaklarından biri olmuştur. Romantizm öncesi akımlarda, genellikle arka plan olarak kullanılmış olmasına rağmen, romantizm akımı ile birlikte dramatik manzara resimleri kendini gösterir. Manzara resimleri dağlar, ... Devamını oku
Antik Yunan’da gelişen felsefe ile birlikte suyu, Batı medeniyetinin düşünsel geleneğinin temelinde, kurucu bir unsur olarak görürüz. Düşünce sistematiğinin ilk temrinlerini başlatan suyun etkisi bununla sınırlı kalmamış, hayâtın pratiklerine de ... Devamını oku
Suyun sembolik anlamları üç temaya indirgenebilir: Hayâtın kaynağı, temizliğin aracı ve yenilenmenin merkezi. Bu üç tema, kadim geleneklerin birçoğunda bulunur. Yaradılış mitolojilerinin birçoğunda da su, canlıların neşet ettiği iptidaî sıvıdır; ... Devamını oku
Dilimize Fransızcadan gelen “metafor”, edebî düşünüşün hayal gücünü keskinleştiren, verilmek istenen mesajın çok daha kolay ve etkin bir şekilde muhataba ulaşmasını sağlayan, duyguları coşturup harekete geçiren bir mecaz (eğretileme, istiare) ... Devamını oku
* DEYİMLER Aralarından su sızmamak. Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak. Başından aşağı kaynar sular dökülmek. Bin dereden su getirmek. Bir bardak suda fırtınalar koparmak. Bir kaşık suda boğmak. Ekmek ... Devamını oku
Su için, “madde ile mânâ arasında bir berzahtır” desek yeridir. Görünürdeki varlığı görünmezliğe dönüşebilen, yerde iken göğe ağabilen su; bu hâlleriyle de düşünsel ve imgesel çağrışımlar mâdenidir. Sudan yola çıkarak, ... Devamını oku
Tabiatın üzerindeki kutsal ve şeffaf örtünün modernizmle birlikte çekilip alınmasından sonra, suyun gizemi ve kıymeti, Ivan Illich’in meşhur risâlesi H2O’da söylediği gibi, düştü. Su, artık borulara hapsedilerek ''çivilenmesi'' gereken ve ... Devamını oku
Osman ve Hasan adlı iki kardeşin çiftliğinden su çıkar. Ağabey Osman, suyun kendilerine âit olduğunu iddia ederek etrâfını çevirir ve köylülerin sudan faydalanmasına izin vermez. Kardeşi Hasan, aynı fikirde değildir. ... Devamını oku
Afrika su sorunlarının yaşandığı kıtaların başında gelmektedir. Bir taraftan yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlikle mücâdele edilirken diğer taraftan siyâsi istikrarsızlık, etnik çatışmalar, iklim değişikliği, beşerî ve doğal kaynaklı sorunlar nedeniyle ... Devamını oku
Her türlü ürün oluşma sürecinde suya ihtiyaç duyar. İnfografik, günlük hayâtımızda en çok tükettiğimiz ürünlerin, sıfır noktasından önümüze gelene kadar kullandığı ortalama “saklı su” miktârını gösteriyor.* Örneğin, 1 lt sütte, ... Devamını oku
Hayâtımızın hemen her merhalesinde var olan suyun tek bir damlasının içinde gizlenen dünyâyı bir düşünün. Kimyâsal olarak iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydâna gelmiş polar yapıda, inorganik bir madde ... Devamını oku
Suyun 3 hâli de gizem doludur. Su, 0 ile 100 derece arasında sıvıdır, 0 derecenin altındaysa katılaşır; 100 derecenin üzerinde kaynayarak su buhârına, yâni gaza dönüşür. Gerçi son zamanlarda suyun ... Devamını oku
Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme’sinde Kazlıçeşme’yi “Leb-i deryâda mâmur bir kasaba” diye tanımlar ve “bir câmi, yedi mescit, bir han, bir hamam, yedi sebil, üç tekkesi olan üçyüz ahi evran kârhânesi, yâni ... Devamını oku
Rahmetli annem ve babam son aylarını Balıklı Rum Hastahânesi’nde geçirirlerken, onların düşkün hâllerine şâhit olmanın verdiği elemle defalarca Balıklı Ayazması’na yürüyüp suyundan içtim, şifâ diledim, kendilerine de götürdüm. Ölüme çâre ... Devamını oku
Zeytinburnu, Fâtih Sultan Mehmed zamânından beri, dericilik ve sanâyi merkezi olarak gelişme göstermiştir. Su kaynakları açısından zengin olan ve geniş çayırlıkların, bostanların olduğu bölgede, esnaf ve halkın su ihtiyâcını karşılayacak ... Devamını oku
Seyyidnizam Tekkesi, Yavuz Sultan Selim zamânında, Bağdat’tan İstanbul’a yerleşen Nakşibendî tarîkatı şeyhlerinden Seyyid Nizâmeddin/Nizam (öl. 1550) tarafından yaptırılmıştır. Tekkenin kuruluş târihi tam belirlenememekle birlikte, XVI. yüzyılda yaptırılmış olduğu bilinmektedir. Mermer ... Devamını oku
Zeytinburnu'nda insanların içme suyu ihtiyâcını gidermek üzere hayrat yapıları olarak çeşmeler gibi sebiller de inşâ edilmiştir. Günümüze ulaşabilen sebiller, bu bölgede yapılmış olan çeşmeler gibi mîmârî ve süslemeleri açısından klasik ... Devamını oku
Asıl adı Musa Muslihuddin olan Merkez Efendi, 1463 yılında Denizli’nin Sarı Mahmudlu köyünde doğmuştur. Tahsilini büyük ölçüde Bursa’da tamamlayan Merkez Efendi, Halvetiyye şeyhlerinden Habib Karamânî’ye mürit olmak istemişse de, şeyh ... Devamını oku
Ben Zeytinburnu’na ilk geldiğimde hiç su yoktu. Ondört metre derinliğinde bir tâne kuyu vardı, su kova ile çekiliyordu. Babam da Zeytinburnu’ndaki bu su sıkıntısını gördü ve bir su kuyusu açmaya ... Devamını oku
Süheyl Ünver Hoca, öncelikle Vezneciler’e gelmiş ve Bakırköy Veliefendi’ye gidecek bir vâsıtayı soruşturmaya başlamıştır. Genç ve bilgili bir otobüs şöförünün kendisine 88 veya günümüzde hâlâ Bakırköy hattına çalışan 94 numaralı ... Devamını oku
OSMANLIDA ÇAĞDAŞ NÜFUS SAYIMLARI XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti’nde savaş gâileleri arasında birçok reformun ardı ardına gerçekleştirildiği, devlet açısından büyük dönüşümlerin yaşandığı bir yüzyıldır. II. Mahmud döneminde Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesinden sonra ... Devamını oku
Kazlıçeşme, şehrin koruyucusu surların hemen dışında, kaderi sur içi ile birlikte yazılmış, Şehr-i İstanbul’un kozmopolit yapısına büyük katkı sunan, birlikte yaşama kültürünün en güzel örneklerinin görüldüğü semt… Bugün Zeytinburnu sınırları ... Devamını oku
Cansever'in benimsemiş olduğu şehirleşme stratejisine “Ufkî şehir” tanımını vermek sanırım yanlış olmayacaktır. Ufkî şehir paradigmasının birçok oluşturucu özelliği olsa da, bunlar içerisinde en önemlilerinden biri olarak dikkat çeken temel faktör ... Devamını oku
* I. İbn Haldunizm ve Köy – Kent Diyalektiği ‘Köycü düşünce’nin savunucuları Remzi Oğuz Arık ve Nurettin Topçu istisnâ kabul edilirse Türk düşüncesinin olguları, olgusal ilişkileri açıklayan kavramsal zemîninin doğrudan ... Devamını oku
Yakındoğu ve Avrupa arasındaki geçiş yolunu sağlayarak Karadeniz havzası ile Ege-Akdeniz dünyâsını bir araya getiren ve dar bir boğaz üzerine kurulu bir şehir görünümünde olan İstanbul, 330 yılında Roma İmparatoru ... Devamını oku
Coğrafyacı ve politik yazılılarıyla kent çalışmaları, beşerî coğrafya gibi alanların çalışma sistemlerini ve ilgi alanlarını etkileyen bir aka - demisyen, “entelektüel bir aktivist” olan Neil Smith, 1954’te Leith İskoçya’da doğdu. ... Devamını oku
Şehirden konuştuğumuzda daha çok mekândan konuşmuş oluruz. Çünkü şehir demek, insanın mekânı düzenlemesi demektir. İnsanın hayatta kalabilmesi ve başkalarıyla ilişkisinin tesîsi için mekânın düzenlenmesi elzemdir. Çadır kurmaktan, her biri estetik ... Devamını oku
Jennifer M. Groh, “Mekân Yaratmak”1 başlığıyla Türkçeleştirilen Making Space adlı kitabında, nesnelerin yerini belirleme, sınırlarını algılayarak onları birbirlerinden ayırt etme, mesâfe ölçme, kendi konumumuzun farkına varma gibi beyin ve zihin ... Devamını oku
Turuk-ı aliyyede, yâni alâ silsiletihim elden ele icâzetle ve gönülden gönüle muhabbetle devam eden ehl-i sünnet ve’l-cemâat çizgisindeki sûfî kurumlarda, tekkenin başına mürşit olarak geçen kişinin liyâkatine bakılırdı. “Beşik şeyhliği” ... Devamını oku
*Âyine-i ibretnümâdır perdemiz! Geneleksel temâşâ sanatlarımızın duâyen ismi Metin And’ın görüşüne göre kukla oyununun mâzîsi gerek Türklerde gerekse İslam toplumlarında sanıldığından daha eskiye gider. Ancak halk edebiyâtımız içerisinde kuklaya lâyıkıyla ... Devamını oku