Zeytinburnu Su Kuyularına Dâir
Arif Önemli
Zeytinburnu Su Kuyularına Dâir
Arif Önemli
https://www.zdergisi.istanbul/makale/zeytinburnu-su-kuyularina-dair-161
Ben Zeytinburnu’na ilk geldiğimde hiç su yoktu. Ondört metre derinliğinde bir tâne kuyu vardı, su kova ile çekiliyordu. Babam da Zeytinburnu’ndaki bu su sıkıntısını gördü ve bir su kuyusu açmaya karar verdi. Ben çocuktum, bu su kuyusunu açarken babam beni kuyunun başına bağlardı, iple aşağıya salardı. Kovayla çekerdik toprağı. Tam 27 m derine kazmıştık bu yöntemle. 27. m’de bir kayaya rastladık ve onu delmek için bir Rizeli kuyucu bulduk. Adamın taşı delerken, “Attım da vuramadım ormanın çakalını…” diye bir türkü söylerdi, o hâlâ aklımdadır. Taşı delerken birden su fışkırmaya başladı, az kalsın boğuluyorduk. Birdenbire dokuz metre yükseldi su, itfâiye çağırdık sabaha kadar su çektik kuyu çökmesin diye. Daha sonra İSKİ, bu su kuyusunu kapatmak istedi. Dedik ki “Biz bu kuyudaki suyu çekmezsek denize karışacak, yazıktır.” Bu şekilde onları iknâ ettik kuyuyu kapattırmadık.
53. Sokak’taki su değil mi?
Evet, biz o suyu içerek büyüdük. Şimdi artık kanalizasyon atıkları kuyuya karıştığı için temizliğini kaybetti. Kuyuyu ilk açtığımızda bizden alıp at arabalarıyla, eşeklerle satmaya başladılar. Biz onlara satıyorduk onlar halka. Derken, Zeytinburnu’nda yerin altında çok su olacak ki herkes bir su kuyusu açmaya başladı. Su kuyuları arttıkça İSKİ buraları denetlemekte zorlandı ve her su kuyusuna su saati takma kararı aldı. Bu uygulamaya göre, kuyudan çıkan suyun dörtte üçüne karşılık gelen kazancı İSKİ kullanım bedeli olarak almaya başladı. İşte o dönem, bu gelişmelerden sonra, su kuyusu sâhipleri birleştik, beni su kuyucularının başkanı yaptılar. Ben de dönemin İSKİ genel müdüründen randevu talep ettim ve su saatlerine dâir yeni bir düzenleme yapması konusunda kendisine bir teklifte bulundum. Bunun üzerinde İSKİ, su kuyularındaki saatleri kaldırarak yıllık âidat sistemine geçti.
Kuyular ihtiyâcı karşılayabiliyor muydu peki?
Zeytinburnu’nda 2000’li yıllara kadar İstanbul’un her yerinde olduğu gibi bir su kıtlığı vardı. Ben o zaman günde yüz tanker su satıyordum ve çok iyi paralar kazanıyordum. Surların hemen dibinde bir su kuyusu var, buradaki su kuyusu İstanbul’un en zengin kuyusudur. Yine Zeytinburnu’nda ikinci bir su kuyusu daha vardı, oradan da tankerlerce su alırdım.
Yine Balıklı semtinde bir su kuyusu varmış?
Evet, orada da vardı. Susuzluk olduğu zamanlarda çok kuyular açılmıştı, şimdi yok Allâh’a şükür, bu yüzden su işini yapanların sayısı çok azaldı. Çobançeşme’de bir su kuyum daha vardı, oradan çıkan günlük ortalama yetmiş tanker suyu, Ören Bayan Fabrikası’na veriyordum sâdece.
At arabasıyla falan mı götürüyordunuz?
Yok tankerle. İlk zamanlar bu kadar susuzluk yoktu, dediğim vakitler Zeytinburnu’nun belediye olmadığı zamanlar. Ben at arabaları ve eşeklerle evlere su taşırdım o zaman, doksanlarda tanker kullanmaya başladık. Yanımızda bir câmi ve Kur'an kursu vardı, rahmetli babam yerin altından hortumlarla su bağlamıştı bizim kuyudan oraya. Sonra bir depo yapıp evlere de su bağladı, Terkos suyu evlere gelene kadar evler bizim kuyudan kullandı suyu.
O dönem Çırpıcı ve Veliefendi Çayırları nasıldı?
Çırpıcı'da meşhurdur Çırpıcı Suyu vardı, çeşme suyu akıyordu o da yok şimdi ne yazık ki. Eskiden biz Çırpıcı’ya dereye giderdik, yüzerdik, top oynardık. Zeytinburnu’nun ilk yazlık sinemasını babam kurmuştu; Önemli Sineması’ydı adı. Hacdan geldikten sonra kapattı orayı. Biz Zeytinburnu’nun en eskilerindeniz. Hikâyemiz de böyle işte…