Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Osmanlı Minyatürlerinde At Tasvirleri
Ali Nihat Kundak

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Osmanlı Minyatürlerinde At Tasvirleri
Ali Nihat Kundak

https://www.zdergisi.istanbul/makale/osmanli-minyaturlerinde-at-tasvirleri-233

İslam sanatında minyatüre tasvir, minyatür yapan sanatçılara da musavvir veya nakkaş denilmiştir. Nakkaşların birlikte çalıştıkları atölyeye de nakkaşhâne adı verilmiştir. Nakkaşın görevi, minyatür aracılığıyla metinde anlatılanları açıklayıcı veya destekleyici bir şekilde görselleştirmektir. Minyatür süsleme özelliğinin yanı sıra kuvvetli bir anlatım gücüne ve kendisine has bir estetik yapıya sâhiptir.

Nâdirî, III. Mehmed’in Haçova Seferi.
Bahram’ın taht mücâdelesi, Hamse-i Nizâmî, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, H.781, y.160a.
Bahram’ın taht mücâdelesi, Hamse-i Nizâmî, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, H.781, y.160a.

Erken Osmanlı minyatür üslûbunu temsil eden ilk minyatürlü yazmalar Edirne’de XV. yüzyılın ikinci yarısında hazırlanmıştır. Minyatür tekniğinde yapılmış günümüze ulaşan en erken târihli Osmanlı at tasvirlerinden biri Külliyât-ı Kâtibî adlı eserin “Eyüp ve Salman, genç bir hükümdârın huzûrunda” konulu çift sayfa minyatürlerinde (TSMK, R.989, y.230a) yer alır. Timurlu Şiraz minyatür üslûbunun etkilerini taşıyan resim ön sol ayağını kaldırmış profilden yarım at figürüyle atın önünde diz çökmüş seyisini gösterir. Ketebesine göre 1445-46 yılında Herat’ta hazırlanan Hamse-i Nizâmî’ye sonradan eklenen XVI. yüzyılın başlarına târihlenen iki minyatürde (TSMK, H.781, 160a, 279b), Osmanlı karakteri taşıyan süvârilerin ve atların farklı pozisyonlarda ve açılarda betimlenmesi dikkat çekicidir.

At ve seyis, Külliyât-ı Kâtibî, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi.Yavuz Sultan Selim’in (1512-1520) Tebriz’e ve Mısır’a yapmış olduğu seferlerin akabinde, İstanbul sarayına getirilen nakkaşların ve minyatürlü kitapların yarattığı etkiyle Osmanlı resmi, Timurlu Herat nakkaşhânesinin süslemeci üslûbuyla kaynaşmış; minyatür sanatında yeni bir tarz oluşmuştur. Bu üslûbu temsil eden XVI. yüzyılın ilk yarısına âit minyatürlü eserlerden rifî’nin Gûy u Çevgân’ında, sürek avına çıkan atlılar (TSMK, H.845, y.34b-35a) ve Dîvân-ı Selîmî’nin târihsiz nüshasında betimlenen ava giden at sırtındaki sultan (İÜK, FY.1330, y.27b) tasvirleri, Osmanlı av sahnelerinde görülen at figürlerinin erken dönem örnekleridir.

Kânûnî Sultan Süleyman (1520-1566) dönemi, Osmanlı minyatür sanatında pek çok yeniliğin uygulandığı bir dönemdir. Bu yenilikler arasında târihî olayları saptama anlayışının “şehnâmecilik” adıyla resmî bir görev hâlini alması da vardır. Bu anlayış içinde târihî olaylar yazma olarak kayda geçirilirken bir yandan da metinle ilişkili resimler belgeleyici bir nitelik kazanmıştır. Özellikle Osmanlı ordusunun fetih ve seferlerini görselleştiren, târihî olayların yalın ve gerçekçi bir tarzda betimlendiği minyatürlü yazmalarda at figürleri çokça tasvir edilmiştir. Şehnâmeci rif Fethullah Çelebi’nin yazdığı beş ciltlik Târîh-i l-i Osman’ın 5. cildi olan Süleymannâme (TSMK, H.1517) beş ayrı nakkaşın minyatürlerini yaptığı, kompozisyon özellikleriyle sonraki dönemlerin eserlerine öncülük eden minyatürlü el yazmalardan biridir. Sultan Süleyman’ın cülûs törenini betimleyen çift sayfa minyatürde (y.18a) bâb-ı hümâyun önünde ve Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunda atlı figürler tasvir edilmiştir. Eserde, Sultan Süleyman’ın ordusuyla berâber çıktığı seferleri ve meydan savaşlarını betimleyen sahnelerde atın Osmanlı ordusundaki önemi ve kullanım alanı ortaya çıkmaktadır. Eserin Mohaç Meydan Savaşı’nı (29 Ağustos 1526) tasvir eden çift sayfa minyatürlerinde (y.219b-220a) meydan savaşında etkin bir rol oynayan atlı Osmanlı sipâhîleri betimlenmiştir. Aynı eserin 588a yaprağındaki minyatürde ise ön planda at sırtındaki zırhlı dört sipâhî betimlenmiştir. Eserde sultân ve maiyetinin at üstünde yaptıkları sürek avını tasvir eden hareketli sahnelere de (y.177a, 403a, 462b) yer verilmektedir.

Sürek avına çıkan atlılar, Gûy u Çevgân, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi.Târihî konulu minyatürlerle zenginleştirilmiş Osmanlı yazmalarında at figürünün kullanıldığı en çarpıcı ve dramatik sahnelerden biri, 1557 yılında kopyalanan Futûhât-ı Cemîle (TSMK, H.1592, y.19a) adlı eserde bulunmaktadır. Kânûnî Süleyman döneminde 1551 yılında Erdel vilâyetine (Transilvanya) yapılan seferin anlatıldığı eserde, Temeşvar kalesinden atılan top atışının sonucunda, Kara Ahmed Paşa’nın atının başının kopması ve paşaya yeni bir at getirilmesi sahnesi, Osmanlı resim sanatının belgeleyici niteliğine karakteristik bir örnektir.

  XVI. yüzyılın ikinci yarısında oluşan klasik tasvir üslûbunun yaratıcısı Nakkaş Osman’dır. Bu üslûpta, yüzey süslemeciliğinin yerine sâde zeminlerin tercih edilerek betimlenen olayların yalın bir anlatımla ve belgesel bir gerçekçilikle tasvir edildiği görülür. Nakkaş Osman gözlemlediği olayları kurgusal açıdan yeni ve yaratıcı sahneler hâlinde, yalın bir anlatımla görselleştirmiştir. Şehnâme türündeki Nüzhetü’lesrâri’l-ahbâr der Sefer-i Sigetvar (TSMK, H.1339), Zafernâme (Dublin, Chester Beatty Library, T.413) Şehnâme-i Selim Han (TSMK, A.3595), Şehnâme-i Murad (İÜK, FY.1404), genel İslâm târihi türündeki Zübdetü’t-tevârih (TİEM, 1973) ve surnâme türündeki Surnâme-i Hümâyun (TSMK, H.1344) adlı eserlerde yer alan minyatürlerinde Osmanlı’nın hayat kültürünün vazgeçilmez unsuru olan atlara bolca yer vermiştir.

II. Murad’ın kabak oyunu, Hünernâme,  Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi.Osmanlı minyatür sanatında, at sırtında yapılan av sahnelerini içeren pek çok minyatürlü el yazması bulunmaktadır. Bunlar arasında özellikle III. Murad döneminde (1574-1595) şehnâmeci Seyyid Lokman tarafından Türkçe kaleme alınan ve başta Nakkaş Osman olmak üzere bir grup saray nakkaşı tarafından resmedilmiş iki ciltlik Hünernâme dikkati çeker (TSMK, H.1523-H.1524). Bu eserdeki pek çok minyatürde pâdişahların at sırtında avlanma sahneleri betimlenmiştir. Bâzı minyatürler (H.1523, y.105a, 116a, 182b) at sırtında yapılan sürek avının Osmanlı saray teşkîlâtı tarafından nasıl bir düzen çerçevesinde gerçekleştirildiğini, gözleme dayanan hikâyeci bir üslûpla görselleştirmektedir. Minyatürlerde atlar, eyerler ve koşum takımları ayrıntılı bir şekilde çizilmiştir. Hünernâme’nin I. cildinde yer alan minyatürlerden Çelebi Sultan Mehmed’in Kızılırmak kenarında avlanma sahnesinde (116a), at sırtındaki sultânın havada uçan turnayı vurma anı gösterilmektedir. II. Bayezid’in Filibe civârındaki Uzunova’da avlanma sahnesinde (182b) ise sultan dört nala at koştururken hareketli, dinamik bir kompozisyonda tasvir edilmiştir. Aynı eserde bu sefer okçuluk mahâreti ile ilgili bir minyatürde (y.138a), ön planda ve kompozisyonun ortasında II. Murad vardır ve yabancı elçilerin önünde sergilenen kabak oyunu esnâsında at sırtında dört nala gider hâlde resmedilmiştir.

Dînî eserlerden biri olan ve Hz. Muhammed’in hayâtını konu edinen Siyer-i Nebî adlı eserin XVI. yüzyılın sonlarına doğru, Nakkaş Hasan ve ekibi tarafından resimlendirilen altı ciltlik minyatürlü yazmasında, Hz. Ali’nin atı Düldül ve seyisi Kanber (TSMK, H.1223, y.70a) betimlenmiştir.

IV. Murad’ın atlı tasvîri.  Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi.XVII. yüzyılın başlarına târihlenen Falnâme (TSMK, H.1703) adlı eserde de Düldül ve Kanber’i konu edinen bir minyatür vardır. Edebî konulu eserlerde de kahramanların atlarını betimleyen pek çok minyatür vardır: Firdevsî’nin Türkçeye çevrilmiş Şehnâme adlı eserinde geçen Rüstem’in yıldırım hızındaki atı Rahş, Siyavuş’un gece renkli atı Behzat gibi. Dîvan edebiyâtında atlar için yazılmış kasîdelere, Rüstem’in atına ithâfen “rahşiye” denilmiştir. Ayrıca İslâm minyatür sanatında at tasvîri için de “rahşiye” adı kullanılmıştır. XVII. yüzyılın başında resimlenen Destân-ı Ferrûh u Hümâ adlı eserde, Ferruh’un vahşî bir kır atı yakalama sahnesi (İÜK, T.1975, y.183b) hareketli bir kurguda gösterilmektedir.

XVII. yüzyılın başlarında I. Ahmed’in (1603-1617) emriyle Emir Hacib şık Timur’un Umdetü’l-mülûk adlı eseri Tuhfetü’l-mülûk ve’s-selâtîn adıyla Arapçadan Türkçeye çevrilmiştir. Eserin 164 minyatürlü bir nüshası (TSMK, H.415) bulunmaktadır. Üç ana bölüme ayrılmış eser; baytarlık, at bakımı ve eğitimi ile av ve avcılıktan oluşmaktadır. Minyatürlerde; ufuk çizgisinin yüksek tutulduğu fonda yer alan tepelerin ve ardındaki ağaçların önünde alacalı ve farklı renklerde atlar, “unicorn” ve “pegasus” karışımı tek boynuzlu, kanatlı efsânevî bir at, at üzerinde ayakta duran veya ok atan biniciler, zırhlı atlara binmiş kargı tutan ve çarpışan sipâhîler, iblis maskeli süvârilerin bindiği fil ve arslan maskeli atlar figüratif bir zenginlikle yansıtılmıştır.

XVII. yüzyıl başında I. Ahmed döneminde tek yaprak resim ve minyatürlerin belirli bir düzene göre içine yerleştirildiği el yazması formatındaki murakka (albüm) işçiliği önem kazanmıştır. Osmanlı minyatür sanatında pâdişah portreciliği içinde atlı pâdişah resimleri de dikkat çekicidir. Bunlardan biri tek yaprağa çizilmiş at sırtında Kânûnî Sultan Süleyman tasvîridir; Nakkaş Osman’ın kişisel üslûbunu yansıtır. Bir diğeri ise XVII. yüzyılın ikinci yarısına âit, Bağdat seferine çıkan IV. Murad’ın (1623–1640) betimlendiği atlı portredir. Üsküdar ve Fatih’teki at pazarlarının önemini yansıtan bir minyatür Venedik Correr Müzesi’nde XVII. yüzyılın ikinci yarısına âit bir albüm yaprağında yer almaktadır (VMC, Cicogna 1971). Müşterilerin denemek için atlara binmesi, satıcılarla pazarlık yapması gibi anların gösterildiği resimde bütün bir pazar sahnesi yalın bir dille betimlenmiştir. XVIII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı minyatür sanatına damgasını vuran Levnî mahlaslı nakkaş Abdülcelil Çelebi, III. Hz. Ali’nin atı Düldül ve seyisi Kanber, Siyer-i Nebî Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi.Ahmed’in (1703-1730) oğullarının sünnet düğünü şenliklerini konu alan Surnâme-i Vehbî (TSMK, A.3593) adlı eserinde sultâna ve şehzâdelere hediye edilen, şenlik alaylarında binilen ve diğer şenlik gösterilerinde kullanılan atları en güzel şekilde görselleştirerek mahâretini sergilemiştir. Sünnet alayında mîrâhurların refâkatindeki saf kan atlar eserin çift sayfa minyatürlerinde betimlenmiştir (y.167b-168a). Saray atları; süslü eyerleri, işlemeli eyer örtüleri, mücevher kakmalı koşum takımları ve sorguçlarıyla birlikte, taşıdıkları güç sembolü leopar ve kaplan postları, kalkan ve topuzlarla daha da ihtişamlı tasvir edilmiştir. XVIII. yüzyılın ilk yarısında hazırlanmış başka bir albümde yer alan bir minyatürde (TSMK, H.2148, y.8a) ise seyisin atını nehir kenarında bir konaklama sırasında tımar etmesi doğal bir üslûpta yansıtılmıştır.

Osmanlı minyatür sanatında atlar gerek tekil hâlde gerekse binicileriyle birlikte; târihî, dînî, edebî ve bilimsel konulu yazmalar başta gelmek üzere birçok yerde kendine yer bulmuştur. Doğal veya destansı yönleriyle portrelerde, av ve savaş sahnelerinde, gündelik hayâtın içinde arzıendam etmekte, âit oldukları dönemin sosyal ve kültürel durumunu belgelemektedirler.

KAYNAKÇA

 

¶ Anafarta, N., Hünernâme Minyatürleri ve Sanatçıları, İstanbul, 1969.
¶ Atıl, E., Levni ve Surname – Bir Osmanlı Şenliğinin Öyküsü, İstanbul, 1999.
¶ Bağcı, S., Çağman, F., Renda, G., Tanındı, Z., Osmanlı Resim Sanatı, Ankara, 2006.
¶ Çağman, F., Tanındı, Z., Topkapı Müzesi İslâm Minyatürleri, İstanbul, 1979.
¶ İnal, G., Türk Minyatür Sanatı, Ankara, 1995.
¶ Kundak, A. N., “Türk Okçuluğunun ve Yayının Osmanlı Minyatürlerine Yansımaları”, Uluslararası Türkiye-Belçika İlişkileri ve Türk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitabı, Ankara, 2013, s. 245-253.
¶ Mahir, B., Osmanlı Minyatür Sanatı, İstanbul, 2012.